Aileler tarafından fark edilmesi güç olan doğumsal kalça çıkığı teşhisinde son yıllarda yaygın olarak kullanılmaya başlanan kalça ultrasonografisinin yeri tartışılmazdır. Bu nedenle günümüzde her yeni doğan bebeğe ultrason ile kalça taraması yapılmasını öneriyoruz. Ortopedi uzmanları tarafından kıymetlendirilmesi gereken bu tetkik, ortopedik muayene ile birlikte %90′ların üzerinde yanlışsız teşhis sağlayabilmektedir.
Kalça çıkığının tespitinde kalça ultrasonografisi iki başka formülle yapılıyor; statik ve dinamik prosedür. Olağan bebekte rutin tarama yapılıyorsa statik usul yeterliyken, kuşkulu kalçalarda dinamik metotla kombine edilmelidir ve bu süreç bir pediatrik ortopedi uzmanı kontrolünde yapılmalıdır.Bu sayede erken teşhis edilebilen kalça çıkıkları, ameliyata gerek kalmadan, ortezle, büyük oranda tedavi edilebilmektedir.
PEKİ YA TEŞHİSTE GEÇ KALINMIŞSA?
Erken teşhisi mümkün olamamış ve ileri yaşlarda karşılaştığımız doğumsal kalça çıkıkları ekseriyetle cerrahi usullerle tedavi edilebilir.
Şayet doğumsal kalça çıkığı olan hasta kırklı yaşlarına gelmişse, kireçlenme sorunu yaşıyorsa ve ağrı şikayeti de varsa, kalça protezi ameliyatı uygulanarak tedavi edebilir. Bu ameliyat en çok kalça çıkığı sonucu oluşmuş kireçlenme nedeniyle yapılır ve olağan bir kalça protezi operasyonundan daha komplikedir.Kalça protezi ameliyatından sonra doğumsal kalça çıkığının yol açtığı iki bacak ortasındaki kısalık farkı büyük oranda giderilir, çoklukla gözle fark edilmeyecek kadar azalır, kalça hareketleri daha rahat bir hale gelir ve büsbütün ağrısız bir kalça elde edilir.
Daha ileri yaşlara kadar ihmal edilmiş doğumsal kalça çıkıklarında ise İlizarov tekniği ile pelvik takviye osteotomisi ve kemik uzatma ameliyatı uygulanabilmektedir.Bu ameliyatın gayesi, kalçanın yerine getirilmesinden fazla hastanın ağrısız, kısalığı olmayan ve topallamayan bir uzva sahip olmasıdır.
