Psikoterapi – Dünya Kadınlar Günü | psikiyatribilgileri.com

Kadın doğum istatistiklerine göre 100 kız çocuğuna 101 erkek çocuk doğuyor. Erkekler “güçlü” kadınlar “dayanıklı” doğuştan. Düşükler ve erken bebek ölümü hep erkeklerde fazla. Yaradan bir şekilde eşitliyor ve birbirini tamamlatıyor. Hangi cinsten olursa olsun bencil ve özsever insanoğlu durumu lehine çevirmeye çalışır ve karşısındakini mağdur eder. 

Habersiz kalmanın imkânsız olduğu ve dünyanın küçük bir köye döndüğü internet çağında olumsuz haberler hızla yayıldığı gibi “kötü rol model” de oluyor diğer kötü niyetlilere. Artan “kadın cinayetleri” “8 Mart günlerinin” içini doldurmamız gereğini ortaya koyuyor. Hukukta ki eksiklikler, lüzumsuz ceza indirimleri ve kravat takana uygulanan “iyi hal indirimi” bugünün suçlularına cesaret vermiş durumda. “Namusumu temizledim” Türk filmi repliği ile “aslanlar gibi yatarım” sloganı ile kolayca suç işleyen erkekler terhislerinden sonra başka yaşam kurabilme şansları taşıyorlar. Genel kültürümüzün de rolü var bu durumda. Erkeğe “çapkın” deyip sıvazlarken kadına “o… , f….” deniyor. Bu deyimlerin anlamı eşitlenmediği sürece eşit değiliz.  Burada problemin çözümü yine kadınlarda: beş kere evlenip boşanmış olsa da altı çocuğunu ortada bırakmış olsa da başka bir kadının katili olsa da önceki eşlerini hep aldatmış olsa da “eli iş tutuyorsa” başka bir kadın tam deyimiyle ona varıyor. Hem suçlu hem güçlü erkeğin cesaret sebebi daima “yedekte ve hazır yiyici kadınlar”. Bu kadınlar için atasözümüz “kadının kurdu kadındır” 

Bir ailenin üstünde “kara bulut” gibi gezip, ailenin erkeğine zehirli sarmaşık gibi dolanıp onu söküp alan kadınlara karşı biz kadınlar duruşumuzu sağlamlaştırmamız gerekiyor. Bir kadın, çocukların babasını, “ çocuğun elinden elma şekerini alır” gibi kolayca çekip  alabiliyor. Böyle durumlarda hukukun, gönül ve para hırsızı bu kurt kadınlara ciddi bir tazminatla yaptırımı olmalı. Sevgiliden edindiği araba ve ayrı açılan evin bir tazminatı olmalı. Bir erkek bir ailenin içinden bir anneyi söküp almaya kalkarsa bunu gerekirse canı ile ödeyeceğini bildiği için ayağını denk alıyor. 

Eskiden akıllı anneler “oku mesleğin olsun, elinde hünerin olsun” derlerdi. Günümüzde küçük kızlarını ağda, peeling, estetik salonlarına götürüp “seni çok konuşturacak kadar zengin ve güçlü koca bul” mesajını direkt-indirekt veren annelere ilave reklam mesajları eklendi. Kadını “tüketim kaynağı”  olarak gören şirketlerin indirim günlerini görüyorsunuz. “Tükettiğin kadar varsın” sloganı ile kadına elbise gardırobu, ayakkabı dolabı, saç gardırobu, takı dolabı, makyaj dolabı edindiren kapitalizm onun tüketiciliğini destekliyor. Daha fazla beyaz eşya,  mutfak eşyası ve araba satabilmek için yine metaları, kadınlar… tencere, tava, ütü, süpürge, deterjan reklamlarının konusu ve kullanıcısı hep kadın! “Üreten kadın modeli” aptal, tü kaka, enayi konumunda.

Bir zamanlar dünyada en çok satan kitaplar listesinde olan kitabın adı “ erkekler gözünü işe dikerken, kadın gözünü erkeğe diker” idi. kitabın ismi, tüm dünyada kadınların neden hep ikinci planda kaldığının tespiti. ABD de zenci bir erkek başkan oldu ama kadın başkan hala yok. Öss deki eşitliği iyi kullanan kızların doktor olma oranı, erkeklerin iki misli günümüzde ama başhekimler hâlâ erkek. 

Hastalar yakın gelecekte erkek doktor gördüklerinde şaşırıp “doktor hanım” diyecekler. Anadolu’da senelerce biz kadın hekimlere “tohdur bey” demelerini hiç yadırgamadık. Artık günümüzde “bey” demiyorlar bize şükür. Rahmetli Prof. Dr. Türkan Saylan hoca ve ekibini karşılarında gören doğulu kadınlar, gördüklerine inanamayıp bunlar gerçekten kadın mı deyip doktor hanımların memelerini yoklayarak emin olmuşlar. Nereden nereye geldik ve geleceğiz.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu