Psikiyatri – Uyuşturucu | psikiyatribilgileri.com

Bu çalışma, 2400 kişinin psikososyal ve uyuşturucu madde kullanma sorunlarını belirlemek amacıyla gerçekleştirildi. Bir uzman psikiyatrist, iki psikiyatri asistanı tabib, iki psikolog ve iki sosyal hizmet uzmanından oluşan çalışma ekibi, 2400 kişiye bu amaçla hazırlanmış bir sorgulama formu uyguladı. İstatiksel değerlendirme yapılarak aşağıdaki bulgular elde edilmiştir.

Grubun Sosyodemografik Özellikleri:

Araştırma grubunun %73,1 ‘ini 20 yaş grubu oluşturuyordu. Grubun %79.3 ‘ü bekardı.

Doğum yerine göre dağılımda, sıklık sırasıyla İstanbul (%5,4), Ankara (%4,9), Adana (%4,1), Adıyaman (%3,4) ve Bursa (% 3,2) illeri ilk beş sırayı alırken; diğer illere ait sıklıklar Türkiye’nin nüfus dağılımına paralelik göstermekteydi.

Grupta, 15 yaşına kadar köylerde oturma oranı %47,4 iken ; 15 yaşından sonra 20 yaşına kadar geçensürede bu oran %27,2’ye iniyordu. Bu oranlara ters yönde şehirlerde oturma oranı ise %29,8’den %45,5’e çıkıyordu. Bu yükselme de rol oynayan faktörler olarak çalışma, eğitim vb. nedenlerle şehire göç etme gösterilmişti.

Grubun en büyük bölümünü ilkokul mezunları oluşturuyordu, bunların oranı %36,6 idi. Aylık gelir açısından ise grubun çoğunluğunu alt ve orta gelir düzeyinde bireyler oluşturuyordu. Ancak grubun %69,5 inde oturulan konut, ailenin kendi mülkü idi.

Mesleklerine göre grubun dağılımı: %19.6’sı zanaatkar, %17,8’i işçi, %13,9’u serbest, % 5,4’ü memur, %3,1’i işsiz, %1,9’u yönetici ve %38,3’ü diğer mesleklere sahipti.

Hane halkı sayısı açısından; 5 kişi ve üzeri olanlar %45,2 , 5 kişi olanlar %20,2 ve 4 kişi olanlar %17,7 idi. %16,9’u 3 ve daha az sayıda hane halkına sahipti. Grupta aile tipi genellikle “çekirdek aile ” idi. Deneklerin %26,8’i ailenin 1 nci çocuğu iken; %22,3’ü 2.nci, %18,0’i ise 3 ncü çocuğu idi. %32,9’u ise ailenin 4.ncü yada daha küçük çocuğu durumundaydı.

Deneklerin sivil yaşamlarında, boş zamanlarındaki faaliyetleri değerlendirdiğinde;

-Dernek faaliyetlerine katılma %5,3

-Aynı cins arkadaşlarla çıkma %52,5

-Karşı cins arkadaşlarla çıkma %39,1

-Düzenli spor yapma %41,6

-Düzenli TV seyretme %51,6

-Aile ile vakit geçirme %62,1 oranında idi.

Ruhsal tedavi görenlerin oranı %21,2 iken; hastaneye yatarak ruhsal tedavi görenlerin oranı %5,6 idi. İntihar etmeyi düşünenlerin oranı %22,3 iken; bir kere intihara teşebbüs edenler %3, birkaç kez intihara teşebbüs edenler ise %2,3 oranındaydılar.

Dünya sağlık örgütünün eşgüdümünden yapılan çalışmalarda da sağlık ocaklarına başvuran hastalarda %23,4 oranında ruhsal bozukluk saptanmış. Alan çalışmalarında ise bu oran %17,6 oranında bulunurken;en sık rastlanan rahatsızlığın %11,6 oranında depresyon olduğu belirlenmiştir. Bizim çalışma grubumuzdaki ruhsal tedavi görme ve intihar düşünce ve girişim oranlarının, Türkiye örneklemi oranları ile uyumlu kabul edebiliriz.

Grubun ailesel özellikleri :

Deneklerin %82,6’sının anne ve babaları sağ olup; hep birlikte yaşıyorlardı. Deneklerin %9,6’sının babası ,%5,4’ünün annesi ölmüş; %1,5’inin anne ve babası ayrılmış , %0,8’inin üvey anne ya da üvey babası vardı.

Çocukluklarında evde hakim kişi açısından, grubun %70,1’inde “anne baba birlikte”, %22,4’ünde “sadece baba”, %2,4’ünde “sadece anne” idi.

Anne baba arasındaki temel anlaşmazlıkları değerlendirdiğimizde, sırasıyla %39,6 oranında “görüş ayrılığı” ,%35,1 oranında “parasal sorunlar”, %14,9 oranında “dinsel sorunlar” ve %10,4 oranında “alkol kullanımı sorunları” gelmekteydi. Babaların %72,2’si hiç alkol almazken; %9,5’u her akşam alkol alıyordu. Alkol alan %27,8’lik baba grubunun %10,4’ünde alkol kullanımının, anne baba arasında temel sorun olması hayli düşündürücü bulundu. Başka bir deyişle alkol kullanan her 3 babadan biri, bu nedenle eşiyle bir sorun yaşamaktaydı.

Baba mesleği açısından, grubun %51,4’ü serbest meslek , %16,7’si memur , %13,1’i vasıfsız işçi , %8,6’sı tüccar, %10,1’i işsiz babalardan oluşmaktaydı. Babanın işine devamlılığı, grubun %79,2’sinde düzenli idi.

Babanın evdeki rolü açısından; grubun %86’sında genellikle anlayışlı lider, %10,1’inde çok otoriter, %3,9’unda pasif olarak nitelendirilmişti. Grubun %59’unda, anneler genellikle aşırı koruyucu olarak belirtilmişti.

Grubun çocukluk özellikleri :

Çocukken, deneklerin %13,2’si aşırı hareketli olduklarını belirtirken; %15,9’unda çocukken tahrip edici davranışlar mevcuttu. Tahrip edici davranışlar %8,3’ünde kendine yönelik iken %7,6’sında başkasına yönelik idi. Grubun %84,1’i çocukluklarında uyumlu davranışlar içindeydi.

Grubun çevreyle ilişkileri :

Genelde arkadaş ve çevre ilişkilerinde; grubun %70,2’si işbirlikçi-uyumlu, %26,8’i çekingen ve %3’ü çok saldırgan ve geçimsiz olarak kendilerini tanımlamışlardır.

Grubun ailesel özellikleri :

Grubun %10,5’inde ailede ruhsal tedavi görme öyküsü vardır. Bunu %4,1 oranında baba, %3,0 oranında anne ve %3,4 oranında kardeşler oluşturuyordu.

Ailede intihara teşebbüs öyküsü, grubun %4.6’sında vardı ve bunun %0.8’ini baba , %1.1’ni anne ve %2.8’ni kardeşler oluşturuyordu.

Grubun çevreyle ilişkileri :

Boş zamanlarını değerlendirme, giyim tercihi, para harcama şekli gibi konularda, deneklerin genel amaç ve görüşleri; ailelerinkiyle daha çok farklılık gösteriyordu. Sigara, alkol, eğitiminin değeri, hayatta önemli olan değerler açısından ise deneklerle ailelerin görüş ve amaçları daha çok benzerlik taşıyordu.

Grubun sigara , alkol ve uyuşturucu madde kullanma tutumları :

Grubun %37,6’sı hiç sigara kullanmazken; askerlik öncesi ve halen sigara kullananlar %49.7, askerden geldikten sonra sigaraya başlayanlar %12.7 oranındaydı.

Sigara kullananların %51.7’sinin askerlikte sigara kullanımını arttırdıkları saptandı. Neden olarak ta %71.8 oranında sıkıntı, bunalım , %15.6 oranında yalnızlık , %5.8 oranında ikram , %6.8 oranında çoğunluğa uyma gösterilmiştir.

Ailede sigara kullanımı açısından ; babaların %52.6’sı , annelerin %3.8’i , erkek kardeşlerin %23’ü, kız kardeşlerin %1.1’i sigara kullanırken; tüm fertleri sigara kullanmayan aileler , grubun %19.6’sını oluşturuyordu.

Grubun %30.3’ü hayatında hiç alkol almamışken; %32.2’sinde sık alkol kullanımı belirtilmişti . Son 12 ay içinde hiç alkollü içki almayanlar grubun %43.2’sini oluştururken;

40 ya da daha fazla kez kullananlar grubun % 14.8’ini oluşturuyordu. Son 30 gün içinde alkol almayanların oranı %76.2’iken ; 1-2 kez kullananlar %11.8, 3-5 kez kullananlar %5.2, 6-9 kez kullananlar %2.3, 10-19 kez kullananlar %2.5, 20-30 kez kullananlar %2.1 oranında idi. Bunların %9.0’u 15 günde bir kez , %5.6’sı haftada bir kez, %3.7’si hafta iki kez, %2.2’si haftada ikiden fazla, %0.9’u hergün kullandığını belirtmişlerdir.

Son içki mahalli grubun %18.9’unda bar veya kafe, %14.1’inde ev, %11’inde sokak, park olarak belirtilmiştir.

Alkol kullanmama nedenleri sıklık sırasıyla; %63.5’I “sağlığa zararlı”, %54.9’u “dini inançlara aykırı”, % 43.4’ü “insanlara zarar veriyor”; %26.4’ü “ihtiyaç duymama”, %23.3’ü “etkilerinden hoşlanmama”, %22.9’u “tadını sevmeme”, % 12.9’u “çevresinin izin vermemesi”, %9.9’u “bağımlılıktan korkma”, %7.8’i “pahalı olması”, %6.4’ü ” diğer nedenler” olarak belirtilmiştir. Çalışmada grubun%70 ‘inin hayatında en az 1 defa alkollü içki kullandığı, grubun %32.2’sinde az veya çok düzenli bir alkol kullanımı bildirilmiştir. 1992 yılında yapılan bir çalışmada 2300 kişilik asker populasyonunun %38’inde alkol kullanımı saptanmıştı. Bu çalışmada tüm grubun %15.32’si ayda en az 2 ya da daha fazla kere alkol alırken; bizim çalışmamızda bu oran %21.4 ‘dur. Her gün ya da gün aşırı içenler ise kıyaslanan çalışmada tüm grubun %2.26’sı iken , bizim çalışmamızda %3.1 oranda saptanmıştır.

1997 yılında 12-65 yaş grubu 1550 kişilik bir örneklemde %25.6 oranında halen alkol kullanımı, %7.9’unda geçmişte alkol kullanımı bildirilirken; 20-24 yaş grubunda alkol kullanımının %43.3 olduğu saptanmış. Yine 1997 yılında 3694 acemi erlerde yapılan bir çalışmada hayatta en az bir defa alkol kullanım oranı %31.9 olarak saptanmıştır.

Alkol kullanım nedenleri ise sıklık sırasıyla; %66.5’i “uyuyabilmek için”, %57.1’i “arkadaşları içtiği için”, %56.8’i ” kendini iyi hissetmek için”, %48.2’si “sinirlendiği için”, %44’ü “rahatlamak için” , %43.1’i sorunlardan uzaklaşmak için”, %42.3’ü sıkıntıdan ” , % 40.3’ü “eğlenmek için”, %66.8”i “diğer nedenlerle alkol içme” olarak belirtilmiştir.

Alkol içmeyenler alkolün sağlığa ve sosyal ilişkilere zarar verici olduğuna dikkat çekerlerken; içenlerin bu konuları görmezlikten gelmeleri ve alkolü bir eğlence aracı olmaktan ziyade bir ilaç gibi görme eğilimleri düşündürücüdür.

Grubun uyuşturucu maddeler ve kullanımıyla ilgili görüşleri değerlendirildiğinde;

Grubun % 57’sinde, basında uyuşturucu maddelerle ilgili yer alan bilgilerin uyuşturucu maddeye olan merakı azalttığı görüşü mevcutken; %9.5’inde aksine merakı arttırdığı, %33.5’inde ise etkilemediği görüşü vardır.

Grubun %74.4’ü esrarı , %70.3’ü eroini, %68.7’i kokaini, %69.6’sı tiner ve bali’yi , %43.8’i ektaziyi , %21.2’si Akineton’u, %20.9’u LSD’yi, %”6.6’sı amfetamini, %15’i krak’ı, %13.4’ü metadonu daha önceden duyduklarını belirttiler.

Grubun %3.3’ü uyuşturucu bir maddeyi bir kez denediklerini, %4.8’i ise birkaç kez kullandıklarını belirttiler.

Uyuşturucu maddeyi bir kez deneyen ve kullananların; uyuşturucu maddeyi bulma yerleri sorulduğunda; %8.0’i yerini gizlerken; %2.5’i bir grup arkadaşla paylaştığını, , %2.0’ı kendinden büyük bir arkadaşıyla paylaştığını, %1,9’u yaşıtlarıyla paylaştığını, %0.2’side aile büyükleri, akrabalar ve tanımadığı bir yabancıdan aldığını belirtti.

Bizim çalışma grubumuzda bulunan uyuşturucu, %8,1’lik madde kullanım sıklığı oranı, Türkiye’de 1995 yılında 1500 lise öğrencisinde bildirilen %7 lik yaşam boyu yaygınlık oranıyla uyumludur. 1997 yılında 1550 kişilik bir İstanbul örneklem grubunda %4.64’ünün uyuşturucu maddeyi denediği yada halen kullandığı saptanmıştır. Yine 1997 yılında 3694 kişilik bir grupta yapılan bir anket çalışmasında ; grubun %1.5’inin 20 yaşa gelinceye kadar alkol ve tütün dışında bir uyuşturucu maddeyi devamlı kullandığı, %3.6’sının hayatında en az bir defa uyuşturucu madde denedikleri belirlenmiştir. 1992 yılında 2300 kişilik bir populasyonda uyuşturucu madde kullanım oranı ise %1.52 olarak bildirilmiştir. Yine aynı yıl 1500 lise öğrencisinde uyuşturucu maddeyi en az bir defa kullanma oranı %2.6’dır.

Uyuşturucu madde kullanım oranının, çalışmadan çalışmaya değişiklik gösterse de giderek arttığı dikkati çekmektedir. Ayrıca yasal nedenlerle yeterince açık cevapların alınamayacağı da düşünülmelidir. Ancak,her yıl giderek geometrik bir artış hızı çizen büyük miktarlarda uyuşturucu madde ele geçirilmesi, durumun ürkütücü boyutlarını göstermektedir.

SONUÇLAR :

1. Tüm grubun %3.2’si ruhsal nedenlerle viziteye çıkmıştır. Yaşamlarında hastanede yatarak ruhsal tedavi görenlerin oranı %5.6, sivilde bir kez intihara teşebbüs edenlerin oranı %3 olarak belirlenmiştir.

2. Grubun %15.9’u çocukken kendilerine yada başkalarına yönelik yıkıcı-şiddet içeren davranış gösterdiği, %13.2’si çocukken aşırı hareketli olduğunu bildirmiştir. Grubun %3’ü kendilerini çok saldırgan ve geçimsiz olarak nitelendirmiştir. Grupta, ceza alanların oranı %6.5’tir. Eğitim düzeyi düştükçe ceza alma oranı artmakta olup, üniversite terklerde de orta düzeyde bir suç işleme dikkat çekici bulunmuştur.

3. Grubun üçte biri hiç sigara kullanmazken; yarısının sigara kullandığı belirlenmiştir.

4. Ailede sigara içilmesi ile çocuklarda sigara kullanım oranlarının artmadığı, etkilenmediği saptanırken; intihar davranışı, alkol kullanımı, madde kullanımı konularında aileler ile çocukları arasında doğru orantılı bir artış bulunmuştur.

5. Alkol kullananların daha sık ceza aldıkları, daha sık viziteye çıktıkları, daha çok sıklıkla uyuşturucu madde kullandıkları dikkat çekici bulunmuştur.

6. Alkol kullanımı, doğum yerine göre sırasıyla Marmara, Ege, Akdeniz bölgelerinde ; ülkenin diğer bölgelerine göre daha çok yoğunluk göstermektedir.

7. Uyuşturucu madde kullanım sıklığı ise doğum yerine göre en sık Güneydoğu Anadolu (%24.9), daha sonra Marmara (%21.1) ve Akdeniz (%19.3) bölgelerinde görülmekte olup; en az sıklığı Ege bölgesi (%11.7) göstermiştir. (Oranlar yaşam boyu prevalansı gösterir: hayatları boyunca en az birkere alkol ve tütün dışında uyuşturucu bir maddeyi deneme-kullanmayı gösterir. )

8. Mesleği olanlarda alkol kullanım oranı olmayanlara göre daha düşük bulunurken; uyuşturucu madde kullananlarda böyle bir ilişki saptanamamıştır.

9.Alkol kullanmayanların alkolün sağlığa ve toplumsal ilişkilere zararlarına daha duyarlı ve bilinçli olmalarına karşın; alkol kullananların bu duyarlılığı göstermediği ve alkolü bir ilaç yada çare gibi görme eğilimi içinde oldukları izlenimi edinilmesi oldukça düşündürücüdür.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu