Üzülmekten korunmaya çalışmanın en sık (beyhude) yöntemlerinden biridir kötüsünü düşünmek, kötüsüne hazırlanmak. “Ben en kötüsünü düşüneyim ki sonra üzülmeyeyim” ya da “sonra daha çok üzülüyorum” söylemlerini çok sık duyarım seanslarda. Sanki şimdi olmadan üzüldüğünde, korktuğu olay olduğu zaman hiç üzülmemek mümkünmüş gibi bir inanış vardır. Ya da bugünden taksitle üzülerek, azar azar kendilerini üzüntüye alıştırdıklarını düşünür kimileri. Halbuki üzüntünün önden peşin ödemesi ya da taksitlendirmesi olmaz.
Az üzülmek mümkün müdür? Porsiyon ile üzülünebilir mi? Üzülecekseniz üzülürsünüz; ne kadar üzülmeniz gerekiyorsa o kadar üzülürsünüz. Değer verdiğiniz bir şey ise gelecekte kaybı yaşanacak zaten üzülmenizden daha doğal hiçbir şey olamaz. Aksi halde zaten aslında istememişsiniz başkasının hayalinin peşinden koşmuşsunuz demektir (ki bence bu en acısıdır). Üzüle, üzüle sonunda üzülmeyeceğini düşünenlere soruyorum, ertesi gün, sonraki gün düşündüğünüzde daha az üzülebiliyor musunuz gerçekten? Cevap hayır olur genelde. Kaygılanılan/korkulan gerçekleştiğinde bir kere üzülmek yerine her gün düşünüp her gün aynı miktarda üzülmek, üzüntüyü azaltmaya değil ancak katlamaya yarar. Hatta belki de hiç gerçekleşmeyecek bir olay için boşuna üzüntüler yaşanır sıklıkla. Gerçekleşse de misli misli üzülünmüş olur.
Peşin peşin önden üzülüp tek seferde bitirdiğinizi bir daha da hiç düşünmeyeyi becerebildiğinizi varsayalım (böyle birini hiç görmedim). Aynı miktarda üzülüyorsanız eğer ne değişir hayatınızda yarın değil bugün üzülmek ile? O halde engellenmeye çalışılan sadece üzüntü değil, hayal kırıklığıdır aynı zaman da. Belki de üzüntüden değil sadece hayal kırıklığından kaçılmaya çalışılır. Kendi ile ilgili, sevdikleriyle ilgili hayal kırıklıklarının önüne geçilmeye çalışılır. Ancak hayal kırıklığı ‘ümit’ demektir, ‘hayal etmek’ demektir. Hayal kırıklığı, ‘hayali için çabalamak’, ‘yaşamak’ demektir. Yaratmanın başlangıcıdır düş gücü. Nobel ödüllü yazar Bernard Shaw “Dilediğinizi düşler, düşlediğinizi amaçlar, amaçladığınızı yaratırsınız sonunda.” demiştir. Hayal kırıklığı yaşamamak için hayal etmeden yaşayan bir insanın yarını da kalmaz.
Kırılmalarımızdan ders almak, affetmek, bir daha hayal etmek, elinizden gelenin en iyisini yapmak demektir iyi yaşamak. Pozitif düşün pozitif olsun, pozitif enerjiyi evrene gönder vs söylemleri hep buradan çıkar. Elbet salt düşünce gücüyle veya pozitif gücün enerjisi ile tek başına hiçbir şey olmaz. Eylem gereklidir. Ama enerjiden kastedilen şey sizi eyleme itecek içsel güçtür. Hayal edip, o mutlu gelecek ile iyi hissedip, içinizde hissettiğiniz o iyi enerjiyi eyleme dönüştürebilirsiniz. Tabiki herşey elimizde değil. Gerçekleşmeyebilir de; o zaman da dönüp hayalinizi gözden geçirmek gerekir. Gerçekçi temeller de önemlidir. Masal değil hayallerimizi kuruyoruz sonuçta. Kendi masalımın presi/prensesi olmayayım mı, mutluluk hakkım değil mi diyeceksiniz eğer mutluluk bugünde anı yaşamakta yatar, umut yarında.
Peşinen kötümser olmanın kötü yanlarından biri de, bir olayın tüm kötü olasılıklarını ve devam senaryolarını (ben bunlara kaygının paralel evrenleri diyorum) düşünüp, hepsine topluca üzülme alışkanlığıdır. Ki buna çoğunlukla yaygın anksiyete bozukluğu tanısı eşlik eder. Bu tip insanlar bunu çoğunlukla olumsuzluklarla başedemeyeceği korkusu ile yapar ki, önceden düşünüp önlem alabilsin. Kaygı bizi alarme eder ve önlem almamıza, kendimizi korumamıza yardım eder. Ama gereğinden fazla kaygıda, o kadar fazla olasılık, ayrıntı ve uzak gelecek düşünülür ki, aynı anda birden çok rogramın çalışıp yavaşlayan bir bilgisayar gibi dona kalırlar, eyleme geçemez hale gelirler.
Ben bunu kredi çekip taksitle ödeyebilecek iken krediyi topluca kapamaya çalışma olarak görüyorum. Bırakın zamanı geldiğinde üzülün, önden kapamanın kime faydası var sizi zora sokmaktan başka. Ödeyebileceğiniz kadar miktarı zamanı geldiğinde öderseniz. “Bir de öyle değil böyle oluyormuş o zaman da böyle kötü sonuçlanır, böyle kötü olurum” şeklinde düşünürken, aynı zaman diliminde olması mümkün olmayan farklı gelecekler için (farklı paralel evrenler için) aynı anda üzülünür. Böyle bir acıyı da zaten kimse sırtlayamaz. Neyseki aynı anda birden çok yerde yaşayamıyoruz. Hepsi aynı anda da olmayacak. Aynı anda iki senaryonun duygusal yoğunluğunda “bu olumsuzluklar ile baş edemeyeceğim” gibi düşünmek de çok doğaldır. Güçsüz değilsiniz.
Gelecekten korkmayalım mı peki? Tabiki kaygılanalım üzülürüz diye. Kaygı insanoğlunu ayakta tutan en önemli duygudur. Böylelikle önlem alınabilir. Ama üzülmeyelim geleceğimize. Çünkü daha gelmedi, henüz bizim bile değil. “Olunca çok üzüleceğim söz, ama şimdi değil” diyelim. İlk kötü olasılık aklımıza geldiğinde videoyu kapatalım zihnimizdeki. Korku filmi izlemeyelim. Hayal kanalını açalım. İzlerken ilk kötü olasılık için şimdi bugün ne yapabiliriz ona odaklanalım hayalin verdiği enerji ile. Elimizden geleni yapalım. Kontrolümüzde olmayanlar için yine başa dönelim ve “Olunca söz üzüleceğim ama şimdi değil” diyelim. Üzüntüden korkmayalım. O da mutluluk gibi bir duygumuz sonuçta. Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez. Duygularımız da. Biz düşüncelerimiz ve eylemlerimiz ile duygularımızın ömürlerini uzatabiliriz sadece. Üzüntü de gelir ve geçer. Taşıyabileceğinize güvenin. Çoğu insan gerçek üzüntüleri nasıl taşıyabildiklerini hayretle karşılar. Ama zamanı geldiğinde. Şimdi değil.
Hadi hayal kuralım.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.