Psikiyatri – Kendini Bil | psikiyatribilgileri.com

Hiç bitmeyecek bir yolculuk düşünün hem de kendinize.

Büyük bilge Phthagoras’un ‘’Kendini Bil’’ sözünü çoğumuz duymuşuzdur. M.Ö. 4.yüzyıldan yani 2400 yıl öncesinden kalma bu söz, Yunanistan’da UNESCO’nun Dünya Mirası listesinde bulunan Delfi kasabasında bulunan Apollon’a adanmış Delf mabedinin girişinde altın harflerle (Nosce te impus) yazar.

İnsanlık tarihinde pek çok düşünür bu sözün üzerinde durmuştur.

Önce Platon’un hocası Socrates söylemiştir.

Yunus Emre’nin ünlü dizeleri bunu en yalın haliyle ifade etmiştir.

İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsen

Bu nice okumaktır!

Ünlü Matrix film serisini izlemişsinizdir. Bu filmde başka bir latince versiyonu olan ’’ Temet Nosce’’ şeklinde geçer.  Neo’ nun kahinle tanışmak için onun evine ziyarete gittiği sahnede mutfaktaki giriş kapısının üstünde bu sözün yazdığı görülür.

Benjamin Franklin ‘’Son derece sert olan üç şey vardır: çelik, elmas ve kendini bilmek’’ der.

Alexander Pope’un ‘’Know then thyself’’ diye başlayan insan hakkında yazdığı şiirde de bu söz şöyle geçer:

Sen seni bil, bırak Tanrı’yı incelemeyi

Kendindir kendinin asıl bileceği

Sen ki durursun çift yanı deniz bir karada

Aklı karanlık cüssesi kaba

Çokça bilgili şüpheden yana eşi yok

Almamış ama sabırdan hissesini

Sallanır durur orta yerde gitmekte ya da kalmakta 

Tanrı mı yoksa bir canavar mı olduğunu sanmakta 

Şaşkındır şaşkın bedeni mi aklı mı var seçmekte 

Ölmek için doğmuş kullanır aklını sadece günah işlemekte… 

Çinli filozof Lao Tzu ‘’Başkalarını bilen kimse bilgili, kendini bilen kişi bilgedir.’’ der.

Cervantes ünlü eseri Don Kişot’ta:

‘’Gözlerini kendine çevirip kendi kendini tanımaya çalış; varılması en zor bilgi budur. Kendini tanırsan öküze özenen kurbağa gibi şişinmezsin.’’ der. 

Danimarkalı filozof Soren Kierkegaard da bu konuda düşünmüş ve ‘’Kişi, herhangi bir şeyi bilmeden önce kendini bilmeyi öğrenmelidir.’’ demiştir.

Olağan üstü bir gece adlı ünlü eserini Stefan Zweig şu cümlelerle noktalar: 

‘’kendini bulan insanın bu dünya da kaybedecek bir şeyi kalmamıştır. İçindeki insanı anlayan, tüm insanlığı anlamaya başlar.’’

Bu söz tasavvufta ‘’Nefsini bilen, Rabbini bilir’’ olarak geçer.

Kadim dinler hep aynı şeye işaret eder: İçine bak!

Mevlana ise insanın kendini bilmesi ve tanıması konusunda insana şöyle seslenir: 

‘’Ey güzel yoldaşım! Sen sıradan tek bir kişi değilsin. Sen bir alemsin! Sen derin ve çok güzel bir denizsin. O senin muazzam varlığın yok mu; o belki dokuz yüz kattır. O dibi, kıyısı bulunmayan bir denizdir. Yüzlerce alem, o denize dalar, batıp gider.’’ der.

Peki bizler bu sözü ne kadar önemsiyoruz? Onu anlayıp benimsemekte ve uygulamakta ne kadar başarılıyız?

Belki de ‘’Kendini bilmek’’ bu gezegende olma sebebimiz. Ama bu nasıl olacak? Bu bir süreç: üzerinde ustaca çalışılması gereken, hayat boyu sürecek bir öğrenim, kendini gözlemleme, hayat amacını anlama ve ilerleme durumu. Uzun, meşakkatli, özveri ve sabır gerektiren, merak ve öğrenme isteği yanında akıl ve sezgiyle başarılabilecek bir süreç, ölene kadar bitmeyecek içsel bir yolculuk. 

Kendini bilmenin cevabını Maslow’un ‘’hayatta kalmak için nelere ihtiyaç duyarız?’’ sorusundan yola çıkarak oluşturduğu ünlü ihtiyaçlar hiyerarşisinde bulabiliriz. Maslow; alt düzeylerden başlayarak sırasıyla fizyolojik, güvenlik, sevgi- ait olma ve saygınlık ihtiyaçlarımızı sıralar. Piramidin en üst noktasına kendini gerçekleştirme basamağını koymuştur. Burada kendini gerçekleştirme için; erdemli, yaratıcı, içten, problem çözücü, önyargısız, hakikati kabul eder olmak der. Bunun içinde insanın kendini bilmesi ve tanıması gerekir.

Bir fars atasözünde şöyle der:

‘’O ki, bilmiyor ama bilmiyor bilmediğini; cahildir, ondan uzak durun.

O ki, bilmiyor ama biliyor bilmediğini; çocuktur, onu eğitin ve yetiştirin.

O ki, biliyor ama bilmiyor bildiğini; uykudadır, onu uyandırın.

O ki, biliyor ama biliyor bildiğini; bilge kişidir,onu izleyin.’’

Hiçbir zaman her şeyi tam anlamıyla bilemeyecek ve anlamayacak da olsak kendini bilme ve anlama yolculuğundaki serüvenimiz hep devam etmeli. Kitaplar, diğer insanların bu yolda yürürken yaşadıkları serüvenler ile bize bıraktığı izler, kendi tecrübelerimiz ve sezgilerimiz bize bu yolda ışık tutmalı. En önemlisi de bu çok özel yolculukta merak etmekten, düşünmekten ve sorgulamaktan vazgeçmemeli!

 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu