Psikiyatri – İlişkiden Vazgeçmek Neden Zordur? | psikiyatribilgileri.com

İlişkiden vazgeçmek zordur çoğu zaman. Birine belli bir süre emek verirsin; sonra da kolay kolay çekip gidemezsin.. Cesaret ister, tek başına hayatla mücadele etme gücü gerektirir. Bazen şartlar öyle zordur ki! Ama bir bakarsın, şartları çok daha zor olan biri çok daha kısa bir süre içerisinde ilişkisinden vazgeçmiştir.

Nedir şartların zorluğu? Maddiyat, çocuk/lar, çevre?? veya bambaşka bir sebep olabilir.. Peki aynı şartlara sahip iki kişiden biri neden ilişkisini sonlandırabiliyor?? Kişiyi daha kararlı kılan ve aldığı kararı sürdürmesini sağlayan nedir? İlişkide geçirdiği süre, kişiliği, inançları, düşünceleri, kültürel yapısı veya cinsiyeti mi… Ne dersiniz??

Süre ne kadar uzunsa ilişkiden vazgeçmek o kadar zor gelir insana. Genellikle ‘ilişkide kalınan süre ile ilişkiye devam kararı’ arasında doğru bir orantı kurarız. Fakat gerçek TAM DA BÖYLE DEĞİLDİR. Çünkü çok uzun zamandır ayrılmayı düşünüyor ve karar veremiyor olabilirsin. Aslında ilişkiyi uzatan tam olarak kendinsin. ŞİMDİ, ilişkini bitirmeyi düşündüğün İLK ZAMANI, sonra da EN SON ZAMANI düşünmeni istiyorum. İki zaman aralığında nasıl bir fark var? Gerçekten bir şeyler değiştiği için mi devam ediyorsun YOKSA vazgeçemediklerin, diğer bir ifadeyle ÖDEYECEĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜN BEDELLER YÜZÜNDEN Mİ??

Yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu fark ettiğinde ne yaptığını bir düşün. Üzerini mi kapatıyorsun veya dikkatini başka şeylere mi veriyorsun. Bunlardan birini yapıyorsan kaçak oynuyorsun derim sana. Aslında sorun çözülmemiş, yalnızca ERTELENMİŞTİR. Ardından yatırımlar giderek artar. Çocuklar, vaatler, birbirine karışan hayatlar… Bir türlü vazgeçemezsin; ‘’Ben şimdi 10 yılımı yatırdım’’, ‘’15 yılımı yatırdım’’, ‘’tam ben ayrılırım, benim 15 yıldır uğraştığım şeyin üzerine küt diye biri gelir oturur’’ diye diye bir 10 yıl, 20 yıl daha yatırırsın… Tam bir karar verirsin, kendini suçlamaya başlarsın akabinde. ‘’elimden geleni yaptım mı acaba’’ diye.. Bir kısır döngüdür sürer gider… Elindekinden olmamak için yatırımı sürekli artırırsın. Ama bir de bakmışsın, BİR GÜN HER ŞEY KÜT DİYE GİTMİŞTİR ELİNDEN VEYA SEN BÖYLE İSTEMİŞSİNDİR BUNCA YILDAN VE EMEKTEN SONRA.. ANLAYACAĞIN ÖDEYECEĞİNİ DÜŞÜNDÜĞÜN BEDELLER DAHA AĞIR OLMUŞTUR… 

Yatırımın her geçen gün artacağını ve sonrasında sonlandırmanın daha zor olacağını hep göz ardı edersin. ”Elalem ne der” kaygısıyla hareket edersin çoğu kez. Hakikaten genellikle insanlar tarafından onaylanmak ve başkalarına kendimizi beğendirmek telaşı içindeyiz. Halbu ki ne sorunu yaşarken ne de sonrasında o kişiler olur çevremizde. Peki neyin telaşıdır bu? Yani diğerlerinin onayı olmasa ne olur? Başarısızlık?? ‘İlişkiyi iyi yönetemeyen bir kişi olmak’ mıdır bunun anlamı, yoksa hayatta her şeyin düzgün olmasına özen gösteren veya hata yapmaya tahammülü olmayan MÜKEMMELİYETÇİ BİR KİŞİLİK YAPIN olabilir mi? Yoksa ‘boşanmış bir kadın veya ‘boşanmış bir erkek’ olmak gibi KENDİNE YAPIŞTIRDIĞIN ETİKETLERE mi takılıyorsun? 

”Ya başkasını bulamazsam”, ”Ben birini bulamayacağım” gibi DÜŞÜNCELERİN de olabilir. Kaygılı, duygusal iniş çıkışları olan veya hassas bir kişiliğe sahip olabilirsin ve bu durum ilişkine olumsuz yansıyabilir. Kendin gibi olmakta zorlanırsın mesela. Örneğin, bir sorun çıkmasın diye normalde yapmayacağın şeyleri yapar, daha temkinli yaklaşırsın veya hemen her şey olsun bitsin istersin. Nedir bu acele? Sonuç odaklı olduğunu ve bir türlü yaşadığın anın YANİ SÜRECİN tadını çıkaramadığını söyleyebilirim sana. Daha önce ki ilişkilerini, yaşantılarını, yaptığın hataları vs. süzgeçten geçirmeden hareket edersin. Seni hızlandıranın ASIL OLARAK düşüncelerin ve kişilik yapın olduğunun farkında olmadan (Kaldı ki, böyle bir farkındalığa ulaşmak için genellikle bir terapi süreci gerekir!!!)… YA çok da içine sinmeyen bir kişiyle birlikte olmaya devam edersin YA DA görünüşte içine siniyor gibidir; fakat verdiğin tavizlerin ve vaatlerin haddi hesabı yoktur. Kendinden ödün verir durursun farkında olarak veya olmayarak. Genellikle de farkında değilsindir seni böyle olmaya zorlayan duyarlılıklarının. YETERSİZLİK, KUSURLULUK, BAŞARISIZLIK vb. İNANIŞLARIN her fırsatta yüreğine oturur ve seni bazı davranışlara sevk eder. Verdiğin ödünler arttığında, ‘kendin gibi olamadığın veya karşısındaki kişi tarafından beğenilmeyen bir ilişki’ içerisinde buluverirsin kendini. O zaman geldiğinde ise ilişkiden vaz geçmek emin ol daha zor olur senin için… 

Sen bunlarla uğraşırken yaşam akıp gider. Bir de bakmışsın eskiden önem verdiğin şeyler önemini yitirmiş ve sen zamanında yapamadıklarından dolayı pişmansın. İşin daha da ilginç tarafı zamanında taktığın, onay almak istediğin kişiler var ya hani. Ya şuan çevrende değiller ya da onların da yaşam görüşleri değişmiş.. Derin bir kızgınlık, hayal kırıklığı, pişmanlık veya üzüntü yaşarsın… Fakat son pişmanlık fayda etmez, olan olmuş ve zaman akıp gitmiştir… 

Bu cesareti gösterenler hep mutlu mudur peki? Bu konuda net bir yorum yapmak çok mümkün değildir. Çünkü bazen yaşayıp görmek gerekir yoksa falcıdan bir farkımız kalmaz. FAKAT ŞUNU SÖYLEYEBİLİRİM Kİ; bazen bitişler yeni başlangıçlara vesile olur ve vazgeçemediğiniz veya ödemekten korktuğumuz bedeller ileride daha ağır bedelleri ödememizi engelleyebilir. Diğer taraftan, acıya katlanabilmek ve zorluklarla mücadele edebilmenin yaşamın içinde olması gereken ve kişiyi olgunlaştıran bir tarafı olduğunu düşünüyorum. Zorlukla mücadele ettikçe kendini daha güçlü ve cesur hisseder; bir de bunun gururunu yaşarsın. 

AMA YİNE DE İLİŞKİNE SON VERMEDEN ÖNCE ACELE ETME VE İYİCE DÜŞÜN DERİM… 

 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu