İyi ihtimalle her 3 kişiden birisi, kötü ihtimalle her 2 kişiden birisi cinsel bir sorun yaşamaktadır. Cinsel sorunu olanlara sorduğunuzda bir çoğu bu durumun çözümünün olmayacağı ya da çok zor olduğuna inanmaktadır. Bu nedenle çoğu insan cinsel sorun ciddi bir uyumsuzluk ya da krize yol açana kadar yardım aramamaktadır. Çoğu cinsel sorunu olan danışan bu konuda özel uzmanlığı olmayan kişilerle paylaşmakta ve yetersiz önerileri ve ilaçları denemektedir.
Oysa ki 1950’lerden sonra başlayan cinsel terapiler hızla yayılmış ve bu konuda bir çok uzman yetişmiştir. Yapılan çalışmalar, tıptaki bir çok sorunla ve hastalıkla kıyasladığınızda cinsel terapilerin oldukça başarılı olduğunu vurgulamaktadır. Psikojenik sertleşme bozuklukları, cinsel isteksizlik, ve orgazm sorunlarında eş faktörünün etkisine göre başarı şansı değişmekle birlikte her vaka az ya da çok terapiden fayda görmektedir. Kimi zaman 1 seanslık cinsel bilgilendirme bile kimi cinsel sorunların ya da cinsel tatminsizliklerin sonlanmasına yardımcı olabilmektedir.
Hemen her cinsel sorun eşle olan iletişimden az ya da çok etkilenir. Örneğin eşine öfkeli bir kadın vajinismus sorunu çözmeye direnç gösterir. Ya da eşine öfkeli bir erkekte sertleşme bozukluğu ortaya çıkabilir ya da erken boşalma kötüleşebilir. O nedenle cinsel terapilere ek olarak evlilik terapilerini de sürece dahil olmak gerekebilir.
Yukarıda sözünü ettiğimiz cinsel sorunlara ek olarak, evlilikte cinselliğin iyileştirilmesi, cinsel yönelim ve kimlikle ilgili sorunlar, sapkınlıklar da cinsel terapinin konuları arasında yer almaktadır.
Sonuç olarak toplumun neredeyse yarısında cinsel bir sorun bulunmaktadır. Mucizevi, emek harcamadan, uzman olmayan kişilerden ve çözümlerden uzak durmalısınız. Cinsel sorunlar görmezden gelindiğinde ya da tedavi edilmediğinde; anksiyete, depresyon, öfke, iş sorunları, madde kullanımı, boşanma gibi indirekt olumsuz sonuçlara neden olmaktadır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.