Türkçe’de “cahil cesareti” olarak karşılık bulduğunu söyleyebileceğimiz Dunning-Kruger Sendromu, Cornell Üniversitesi’nden iki bilim insanının tanımladığı “algılamada yanlılık eğilimi”dir. 1999’da ortaya attıkları “Cehalet, gerçek bilginin aksine, bireyin kendine olan güvenini artırır” teorisiyle yola çıkan Justin Kruger ve David Dunning, 2000’de bu konuda yaptıkları çalışmalarla Ig Nobel(*) Psikoloji Ödülünü aldılar.
Kruger ve Dunning, fizyolojik ve zihinsel alanda yaptıkları çeşitli uygulamaların sonucunda şu varsayımlara ulaştılar:
- Niteliksiz insanlar ne ölçüde niteliksiz olduklarını fark edemezler.
- Niteliksiz insanlar, niteliklerini abartma eğilimindedirler.
- Niteliksiz insanlar, gerçekten nitelikli insanların niteliklerini görüp anlamaktan da acizdirler.
- Eğer nitelikleri, belli bir eğitimle artırılırsa, aynı niteliksiz insanlar, niteliksizliklerinin farkına varmaya başlarlar.
Araştırmayı tetikleyen, yüzüne limon sürerek görünmez olmaya çalışan bir hırsız:
1995’te 44 yaşındaki McArthur Wheeler isimli şahıs, limon suyunun “tuhaf” olarak tanımladığı kimyası ile ilgili çok derin bilgilere sahip olduğu iddiasıyla, yüzünü limon suyuna buladı ve 2 bankayı üst üste soymaya kalktı. İddiasına göre, limon suyunun görünmez yazılar yazmakta kullanılabilmesini sağlayan “gizemli” kimyası sayesinde kendisini de “görünmez” kılacak ve bankadaki kameralar onu kaydedemeyecekti. Bankaları soymayı başardı, ancak tabii ki kameralar sorunsuz bir şekilde kaydı yaptı ve aynı gün içerisinde polis, Wheeler’ı kolayca yakaladı.
Bu olay üzerine araştırma yapmaya başlayan Kruger ve Dunning,
Konuyla ilgili yazdıkları makalede Kruger ve Dunning şunları ifade ettiler:
“Cahillerin/beceriksizlerin/yeteneksizlerin ölçüsüzlükleri kendileriyle ilgili algılarındaki hatalardan; yüksek bilgi düzeyine sahip, becerikli, yeteneklilerin ölçüsüzlüğü ise diğer insanlarla ilgili algılarındaki hatalardan kaynaklanmaktadır.”
Bu araştırmadan sonra 2003, 2006 ve 2008’de diğer uzmanlarca yapılan araştırmalar bu etkiyi doğruladı ve hatta cahil cesaretiyle ilgili daha derin detaylar ortaya çıkarıldı. 2008’de Joyce Ehrlinger, bu etkiyi farklı sebeplere bağlamaya çalışan bir araştırma yaptı. Yani etkiyi doğrudan hedef alarak çürütmeye çalıştı ancak araştırmasının sonucu, Dunning ile Kruger’ın vardığı sonuçla birebir örtüşüyordu.
Darwin’in 19. yüzyılda söylediği şu söz, bu çalışmayı yüzyıllar öncesinden destekler nitelikte: “Cahillik, daha sıklıkla bilgiyi değil, güveni doğurur; ısrarla şu veya bu problemin bilimle çözülemeyeceğini iddia edenler, çok bilenler değil, az bilenlerdir.”
(*) İlk defa 1991 yılında düzenlenen Ig Nobel ödüllerinin ismi “aşağılık”, “bayağı” anlamına gelen ingilizce “ignoble” kelimesinden geliyor. Bu kelimenin Nobel ödülleriyle olan isim benzerliğinden yola çıkarak gene bir hiciv ile ödüllere Ig Nobel ödülleri denmiş. En başlarda, ödüller tekrarlanamayan, hatta mümkünse tekrarlanmaması gereken absürt ve anlamsız çalışmalara veya alay etme amaçlı veriliyormuş. Zamanla Ig Nobel ödüllerinin medyadaki popülerliği arttıkça bu bakış açısı kısmen değişerek son yıllarda bilim, teknoloji ve tıp alanında insanları önce güldüren, sonra da düşündüren bilimsel araştırmalara doğru kaymaya başlamış. Ancak, ilginç bilimsel çalışmaların yanı sıra, eleştiri veya alay amaçlı ödüller -sayıları azalmış olsa da- hala verilmeye devam ediliyor.
Mark Twain’in dediği gibi; Asla bir aptalla tartışmayın, sizi kendi seviyesine çeker ve sonra tecrübesiyle sizi yener.
Bilmediğimiz konularda yorum yapmayı bırakıp “bilmiyorum” demeyi öğrenmeliyiz, atalarımızın da dediği gibi: “Bilmemek Ayıp Değil, Öğrenmemek Ayıp!”
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.