Özgüven – AİLE ve OKUL ORTAMININ ÖZSAYGI GELİŞİMİNE ETKİLERİ | psikiyatribilgileri.com

Okul ve aile, sosyalleşmenin iki önemli aracıdır. Özellikle; çocuğun ilişkide bulunduğu aile üyeleri, öğretmenleri, sınıf arkadaşları ve akranları sosyalleşme sürecinin en önemli yapı taşlarıdır. Aile ve okul ortamı; sadece sosyalleşme sürecinde değil, bireyin belirli kişilik özelliklerinin gelişiminde de önemli bir etkendir. Örneğin; yapılan pek çok araştırmada bireyin özsaygısının gelişiminde, aile ve okul yaşantılarının ve bu yaşantıları algılayış biçiminin büyük bir önem taşıdığını görürüz. Ancak, bazı aile özellikleri, çocuğun zihinsel gelişimini ve okul başarısını etkilerken duygusal iyi halini ya da genel uyum düzeyini etkilemeyebilir. Örneğin; ailedeki akademik başarı yönelimi; çocuğun okulda başarılı olmak için çabalamasını sağlayabilir ama bu durum onun özsaygısının gelişimine doğrudan olumlu bir katkıda bulunmayabilir.

Özsaygı ise bireylerin yaşamının farklı yönlerini etkileyen bir kişilik değişkenidir ve sağlıklı bir kişilik gelişiminin önkoşulu olarak tanımlanabilir. Özsaygının düzeyi; kişinin düşündüğü, söylediği ve yaptığı her şeyi, dünyaya bakışını, diğer insanların ona bakışını, yaşamıyla ilgili yaptığı seçimleri, sevgi verme ve alma yeteneğini ve değiştirilmesi gerekenleri değiştirmek için harekete geçme gücünü etkiler.

Özsaygı, “bireyin kendini yetenekli, önemli, başarılı ve değerli olarak algılama derecesi” olarak da tanımlanabilir. Bir başka deyişle “özsaygı, kendimize karşı olan olumlu ve olumsuz tutumlarımız”dır. Özsaygı, bireylerin sosyal, duygusal, bilişsel ve akademik yaşamlarını etkiler. Sağlıklı bir kişiliğin ön koşulu olan öz saygı, kişinin; toplumun etkin ve katılımcı bir üyesi olmasında önemli rol oynar. Topluma etkin bir şekilde katılım kişisel başarı ve mutluluğu da beraberinde getirir. Yüksek özsaygı kişinin çevre ile ilişkilerinde daha etkili, hareketli ve güvenli olmasına neden olur.

Çocuğun özsaygısı, dört yolla geliştirilebilir:

  1. Düşük özsaygının nedenlerinin belirlenmesi ve benlik için önemli olan yeterlilik alanlarının saptanması
  2. Duygusal destek ve sosyal kabul.
  3. Başarı.
  4. Başetme .

Bireyin özsaygısının düşük olmasının nedenleri araştırılarak yapılacak müdahalelerde, özellikle kendisi için başarı ya da yetkinlik hissetmeye değer gördüğü ve önemli bulduğu alanlar tespit edilir. Böylece bu alanlarda kendini güçlendirebilmesi için desteklenmesi sağlanabilir. Duygusal destek ve diğerlerinden alacağı kabul sadece sosyal ilişkilerinde değil özsaygısının gelişiminde de güçlü bir etki yaratır. Çocukluk yıllarında aile bireylerinden ya da öğretmenlerinden göreceği destek ve kabul önemli iken ergenlikle beraber yaşıtlarından göreceği destek ve kabul daha fazla önem taşımaya başlar. Başarı da özsaygıyı etkiler çünkü bireyde kendi kendine yetebilme duygusunun gelişmesine olanak tanır. Ayrıca özsaygı, çocuğun bir problemle karşılaştığı ve kaçmak yerine başetmek için çabaladığı durumlarda da olumlu olarak etkilenir. Bu sayede, kendisini adil bir biçimde değerlendirmeye başlar ve bu değerlendirme kendinden kaynaklanan bir özkabul yaşamasını sağlar, özkabul de özsaygıyı destekler. Ancak diğer taraftan etkin olmayan özdeğerlendirmeler inkar, kaçma gibi bir takım mekanizmaları geliştirebilir. Bu da olumsuz bir benlik algılayışına ya da gerçeğin doğru değerlendirilemeyişine neden olur.

Yüksek özsaygı düzeylerinin gelişiminde aile ve ebeveyn tutumlarının etkilerini araştırmış ve bu araştırmasında yüksek özsaygılı çocuklara sahip ailelere ait üç tane değişken bulmuştur:

  1. Kendileri yüksek düzeyde özsaygıya sahip ve çocuklarına karşı oldukça kabul edici ebeveynler,
  2. Sınırları net bir biçimde tanımlamış ebeveynler,
  3. Sınırlar koymalarına rağmen çocuklarının düşüncelerine ve haklarına saygı gösteren ebeveynler.

Yapılan çalışmalar; aile ilişkilerinin çocukların kaygı ve endişe düzeylerini de etkilediğini göstermiştir. Pek çok bilimsel çalışmada, kişisel gelişimi destekleyen, bağımsızlığı ve başarıyı yüreklendiren ailelerin çocuklarının daha atılgan ve kendi kendine yeten çocuklar olduğu gözlemlenmiştir. Aile içindeki ilişkiler sistemini önemseyen ailelerin çocuklarının, endişeden uzak ve daha hoşgörülü, güleryüzlü çocuklar olduğu bulgulanmıştır.

Çocukların okul yaşantılarının özsaygı düzeyine etkileri hakkında yapılan çalışmalarda sınıf içindeki etkinliklere katılımın, öğretmenin kullandığı yenilikçi tekniklerin ve kuralların netliğinin öğrencilerdeki memnuniyet duygusunu arttırdığı gözlemlenmiştir. Fazla rekabetçi, öğretmen merkezli ve öğretmenin desteğinin düşük olduğu sınıflarda ise devamsızlığın arttığı bulunmuştur. Bu çalışmalar göstermiştir ki öğrencilerin katılımının ve öğretmenin desteğinin yüksek olduğu sınıflarda öğrencilerin kendi kendilerini geliştirme arzuları daha yüksek olmaktadır. Aynı zamanda; katılım, grubun parçası hissetme ve yüksek öğretmen desteğinin yaşandığı sınıflarda bulunan çocukların daha pozitif bir benlik kavramına sahip oldukları da diğer bir önemli bulgudur.

Tüm bu çalışmalar göstermiştir ki, çocuğun kişiliği açısından, aile ve okul ortamının etkileri incelendiğinde hangi davranışın nasıl ortaya konduğu çok önem taşımaktadır. Özetle, çocuğumuz ve öğrencilerimizle “ne’yi nasıl yaptığımız” onun kişiliğine koyduğumuz temel taşların belirleyicisidir.


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu