Çağımızın değerli sıhhat meselelerinden biri olan obezite, besinlerle alınan gücün (kalori) harcanan güçten fazla olması ve fazla gücün bedende yağ olarak depolanması (%20 yahut daha fazla) sonucu ortaya çıkan, hayat kalitesini ve müddetini olumsuz tarafta etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Dünya Sıhhat Örgütü de obeziteyi, sıhhati bozacak ölçüde bedende çok yağ birikmesi olarak tanımlamaktadır.
Beden Kitle İndeksimin sonucu (BMI=105 kg/(1.74mx1.74 m)= 34.68) obezite lehine (ideal kilonun karşılığı: 20-25 aralığında olmak). Öbür bir deyişle mevcut ağırlığımın üçte biri kadarını fazladan taşıyorum, bir bakıma kendime hamallık yapıyorum. Hareketlerim kısıtlandıkça fazla kaloriyi yakamıyorum, bedenim da daha fazla yağ depoluyor. Bir tarafta ben ve benim üzere yağ depoları tepe yapanlar, öteki tarafta açlık sonunun altında bir deri bir kemik kalanlar: bir garabet dünya.
Günlük pratikte gördüğüm ve obezitenin başka bir versiyonu üzere değerlendirdiğim hadiseler var: malı/maddiyatı (mâli kaloriyi) istifleyerek yaşayan (depolayan), biriktirdikçe paylaşmaktan uzaklaşan (enerjiyi kullanamayan) ve sonuçta birikimlerinin fazlalığı nedeniyle hastalanan (kaybetme korkusu ile anksiyete bozukluğu, depresyon vs. yaşayan) mâli obezite mağdurları. Genelde bu şahısların hem kendine hem de kendinden bir sonraki jenerasyona ziyanları oluyor. Çünkü mâli obezite yaşayan anne/babadan sonra çocukları, farkında olmadan depolanan enerjiyi (maddiyatı) süratle tüketiyorlar ve kaynaklar bitip tükenene kadar har vurup harman savuruyorlar.
Aman dikkat! Her çeşit obezite sıhhate ziyanlıdır.