Kişiliğimiz genel olarak davranışlarımıza egemen olan genetik yapımızı, aile ve sosyal çevremizden öğrendiklerimizi kapsayan, algılama, düşünme, başa çıkma davranışlarımızı anlatan bir kavramdır. Tanımındaki pek çok farklı etkenin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bir kavram olması yani doğası gereği hepimizin farklı bir kişiliği var. Kişiliğimiz bizi koruyan ve topluma uyumlu bireyler haline getiren özellikler gösterebildiği gibi bazılarında yıkıcı, uyumsuz ve kişinin aleyhine bir yapılanma da gösterebiliyor. İşte böyle bir durumda kişilik özelliklerinden değil kişilik bozukluklarından bahsediyoruz. Kişilik bozukluklarını tek tek ele almadan önce benzer özellikler gösteren patolojik olmayan kişiliklere bakalım. Kişilik özellikleriyle ilgili pek çok bakış açısı ve sınıflama yapılmıştır. Bunlardan en yaygın kullanılanı ‘A Tipi’ ve ‘B Tipi’ özellikler gösteren kişilik sınıflamasıdır.
A TİPİ KİŞİLİKLER
Bu kişilik özelliklerine sahip bireyler başarılı, birçok şeyi aynı anda yapabilen, zamanla yarışan, işinde ve özel yaşamında kontrolü bırakamayan, sürekli hareket halinde ve hızlı konuşan hareket eden, sabırsız, güzel şeyleri fark edemeyecek kadar meşgul olan ya da meşguliyet bulan, sıklıkla el kol hareketleri yapan, öfkeli, tahammülü düşük özellikler gösterirler. Çok çalıştıkları ve başarılı yönelimli oldukları için rekabetçidirler de. Bu kişilik özelliklerine sahip bireylerin kalp hastalıkları ve genel sağlık sorunlarına açık olduğu pek çok çalışmada ortaya konulmuştur.
B TİPİ KİŞİLİKLER
Genellikle toplumda sakin bireyler olarak tanımlanan kişileri görüyoruz bu grupta. Daha rahat, daha az rekabetçi, daha az yıkıcı davranış gösterirler. Elbette stres yaşarlar ancak strese verilen reaksiyonlarda daha az zorlanır ve paniğe kapılırlar. İşlerini yavaş ve sistemli yaparlar, genellikle hallerinden memnun, çok göze batmak istemeyen, sabırlı, ağır kanlı insanlardır. Sıklıkla sorumluluklarını gecikmeli yaparlar ve gecikmeler karşısında da sinirlenmezler.
Pek çok farklı kişilik özelliklerine sahibiz ve kişiliğimiz bizleri topluma, çevreye ve mesleğe uyumlu insanlar kılabiliyorken bazı kişilikle ilgili rahatsızlıklar da tam tersi yıkıcı, uyumsuz ve kendimiz için bile büyük sorun haline getiriyor. Yani kişiliğimiz hastalanıyor ve ‘Kişilik bozukluları’ ortaya çıkıyor. Neyse ki kişilik bozuklukları genele oranla çok daha az karşılaştığımız durumlar. Zira çok yaygın olmaları toplum barışını mümkün kılmazdı. Kişilik bozukluklarında kalıtsallık, ailenin toplumsal konumu, aile üyelerinin geçirdiği hastalıklar, aile üyelerinin birbirlerine tutum ve davranışları, fiziksel, cinsel ve psikolojik şiddete maruz kalma önemli rol oynamaktadır. Şimdi Amerikan Psikiyatri Birliğinin DSM IV sınıflamasında yer aldığı haliyle kişilik bozukluklarının özelliklerini gözden geçirelim.
PARANOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Bozukluğun en temel özelliği, başkalarının davranışlarını yersiz biçimde kötü niyetli olarak yorumlayıp sürekli bir güvensizlik içinde olmalarıdır. Toplumda yaygınlık oranının %0,5-2,5 olduğu tahmin edilmektedir. Yeterli kanıt göstermeksizin başkalarının kendisine zarar verdiğini, sömürdüğü, aldattığını düşünür. Kendisine yakın insanların güvenilirliklerini sorgular ve kuşkularının gerçekliğini ortaya çıkarmak için efor harcar. Söylediklerinin kendisine karşı kullanılacağını düşündüğü için başkalarına sır vermez. Başkalarını söz ve davranışlarında gizli anlamlar arar. Çevresindekilerin davranışlarını olumsuz yorumlaması neticesinde bu söz ve davranışları kendi saygınlığına bir saldırı olarak algıladığında kırıcı, öfkeli hatta saldırgan tepkiler veriri. Sevgili ya da eşlerinin sadakatinden kuşkulanır ve kıskançlıklarıyla onlara yaşamı dar ederler.
ŞİZOTİPAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Temel özelliği farklı koşullarda ortaya çıkan, zihinsel ya da algısal çarpıklıklarla olağan dışı davranışlar göstermeleridir. Toplumsal ve kişiler arası ilişkilerde bozulma, tuhaf görünüş ve düşünme biçimleriyle dikkat çekerler. Toplumda görülme sıklığı %3 civarındadır. Davranış ve düşüncelerinde garip, büyüsel, tuhaflıklar vardır. Altıncı his, telepati, gaipten haber verme gibi inanışları vardır. Hezeyan boyutunda olmamakla birlikte değiştirilmeye dirençli inançları vardır. Kuşkuculuk özellikleri nedeniyle güvende hissetmedikleri ortamlarda ve tanıdık olamayan kimselerin yanında rahatsızlık duyarlar. Olağan dışı algısal yaşantıları nedeniyle garip giyimleri, kendi kendine konuşmaları, uygunsuz davranışları olabilir. Yoğun stres altında gerçeği değerlendirmeleri bozularak psikotik özellikler gösterebilirler. İlişkilerinde çok yakın ya da çok uzak olabilirler. Çok yakınlarının dışında pek arkadaş ya da sosyal çevreleri yoktur.
ŞİZOİD KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Bu kişilerin en temel özellikleri; kişiler arası ve toplumsal ilişkilerinin zayıf olması ve başkalarının yanında duygularını ifade etmekten kaçınmalarıdır. Sıklıkla genç erişkinlik döneminde başlamaktadır. Görülme sıklığı ile ilgili araştırmalar yetersizdir çünkü, klinik başvuruları oldukça azdır. Ve tedaviye en çok direnen kişilik yapılarından biridir. Farklı durumlarda ortaya çıkan sürekli kayıtsızlık, duygusal tepkilerde kısıtlılık ve duyarsızlık hakimdir. Benzer şekilde başkalarının övgü, yakınlaşma çabalarına ve eleştirilerine de kayıtsızlık gösterirler. Aile üyeleri dahil olmak üzere yakın ilişkilerden hoşlanmaz, zevk almaz ve istemezler. Genellikle tek başlarına etkinlikte bulunmayı tercih ederler, kendi dünyalarında tek düze bir duygulanımdadırlar. Öfke, sevinç, korku gibi duyguları hissetseler bile belli etmezler. Yakın arkadaşı ya yoktur ya da tek bir kişidir. Onjunla da arakadaşlığını dostluk düzeyinde yaşayabilmesi zordur.
ANTİSOSYAL KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Toplumda erkeklerde %3 kadınlarda %1 sıklıkta görülen antisosyal kişilik bozukluğu devam eden ve yıkıcı bir biçiMde kendisinden başkasının haklarını tanımama ve başka insanların haklarını çiğneme davranışının esas olduğu bir bozukluktur. Sosyopat ve psikopat gibi tanımlarda bu bozukluk için sıklıkla kullanılmaktadır. Ergenlik döneminde görülen bazı davranış bozuklukları antisosyal özelliklerle uyumlu gibi görünse de bu tanının konabilmesi kişinin 18 yaşını aşmış olması gerekmektedir. Antisosyal kişilik bozukluğu olanlar sorumsuz ve toplum karşıtı tavırlarıyla bilinirler. Davranışları dürtüseldir, yineleyen kavga, sinirlilik saldırganlık, adli suç da işleyebilecek düzeyde tekrarlayan yasa dışı eylemlerde bulunabilirler. En önmeli özellikleri saldırganca olan bu davranışlarından ötürü vicdan azabı çekmezler. Başkalarına verdikleri zarar karşısında ilgisiz, kayıtsız kalırlar, yaptıklarına kendilerince mantıklı açıklamalar getirmeye çalışırlar. Yalan söyleme, kendi çıkarları için başkalarını kullanma, aldatma eğilimleri yüksektir. Hayatta bir hedefleri ve planları yoktur. Kişilik ve yaşama hakkına saygı göstermeyen, potansiyel suç işleme eğilimi olan insanlardır.
BORDERLİNE (SINIRDA) KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Sınırda kişilik bozukluğuna sahip insanlar kimlik duygusunda ve kişiler arası ilişkilerde tutarsızlık yaşamalarıyla karakterizedirler. Dürtülerini kontrol etmekte zorlanırlar. Toplumda %2-3 sıklıkta borderline kişilik bozukluğu görülür. Kadınlarda erkeklerden 3 kat daha fazladır. Kaybetmekten ret edilmekten, terk edilmekten kaçınırlar. Sürekli bir boşluk duygusu hakimdir. İlişkilerinde ya en diplerde ya en yüksekte duygulanım gösterirler. Tutarsız ve gergindirler. Kendine zarar verme olasılığı yüksek davranışlar gösterirler. (Madde kullanımı, cinsellik, tehlikeli araç kullanmak, tıkınırcasına yemek yemek gibi…) Yineleyen intihar davranışları, girişim ve tehditleri vardır. Uygunsuz öfkelenme ve öfkelerini denetlemekte güçlük çekerler. Benlik algıları, arkadaş ilişkilerinde yakınlık, seçimleri sürekli değişkenlik gösterir. Yoğun stres altında gelip geçici psikotik belirti sergileyebilirler.
HİSTRİONİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Histirionik kişilik bozukluğunun en temel özelliği hemen her alanda aşırı bir duygusallık gösterme ve ilgi çekme ihtiyacı içinde olmalarıdır. Erişkinlik döneminde başlayan sürekli beğenilme, övülme, güvenilme ihtiyacını gösterirler ve beklerler. İlgi odağı olmadıkları durumlardan rahatsız olurlar. Görünüşleri ve davranışları cinsel yönden baştan çıkarıcıdır. Hızlı değişen ve yüzeysel bir duygulanım gösterirler. Duyguları çok kolay değişir, gülerken ağlamaya, ağlarken gülmeye başlayabilirler. Başkalarını etkilemeye yönelik yapmacık davranışlar sergilerler. Telkine yatkındırlar, ilgilenildiğini hissettikleri durumlarda başkalarından kolayca etkilenirler. İnsanlarla ilişkilerinde hızla yakınlaşan, yakın ilişki kurulması gerektiğine inanan insanlardır.
NARSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Narsistik kişilik bozukluğu, erken erişkin döneminde başlayan kendisine hayranlık duyulması ihtiyacı ve başkalarının duygularını anlamaktaki yetersizlikle karakterize davranışlarda ve düşlemlerde (fantazilerde) ortaya çıkan büyüklük duygularının hakim olduğu bir bozukluktur. Bu kişiler kendisini başkasının yerine koymakta ve ilişki kurduğu insanları anlamakta aşırı duyarlılık gösterirler. Genel popülasyonda görülme sıklığı %2-6 dır. Kendilerinin çok önemli olduğu duygusu taşıyıp, yeterli bir başarı göstermemelerine rağmen üstün biri olarak kabul edilmeyi beklerler. Kendisine yapılan eleştirilere öfke, aşağılanmış ve utanç duygularıyla karşılık verirler. Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ve kusursuzluk üzerine kafa yorarlar. Sürekli, ilgi, sevgi, ve saygı görmeyi beklerler. Kendisinde hak gördüğü için kendisini ancak üstün insanların anlayabileceği, ve ancak üst düzeydeki insanlarla anlaşabileceklerini düşünürler. Küçümseyici ve kıskançtırlar. Kendi çıkarları için başkalarının zayıf yanlarını kullanır hak ettiklerini düşündükleri şeyler için karşısındaki zor durumda bırakabilirler. Kendi üstünlükleri nedeniyle herhangi bir tedavi yaklaşımını ancak kendileri uygun görürse alabilirler.
ÇEKİNGEN KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Bu kişilik bozukluğu, yetersizlik duyguları ve eleştiri yada olumsuzluğa karşı insanın toplumsal ilişkilerinden uzak durması ve sosyal ketlenme ile karakterizedir. Toplumda %0,5-1 oranında görülür. Toplumsal ilişkilerden uzak durmasının nedeni, şizoidlerde olduğu gibi isteksizlik olmayıp tam tersine böyle ilişkileri istediği halde bir türlü buna cesaret edememesidir. Eleştirilecek, istenmeyecek ya da dışlanacağı korkusuyla kişiler arası etkileşime girmekten kaçınırlar. Eleştiri veya kabul görmeme durumunda kolayca incinebilirler. Birinci derecede akrabaları dışında arkadaşları yoktur ya da bir kişidir , bu kişi ile de yakın ilişki kurmakta güçlük çekerler. Kendilerini yetersiz ya da başkalarından aşağı görürler. Çok hakim oldukları bir konuda bile söz alamazlar, tutukluk yaşarlar. Bu nedenle bazı toplumsal ve mesleki etkinliklere katılmayı reddeder. Başkalarının yanında yanlış bir şey söyleyeceğinden, yüzünün kızaracağından, çok fazla sıkıntıya gireceğinden korkar ve toplumsal etkinliklere katılmak yeni insanlarla tanışmak istemezler.
BAĞIMLI KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Temel özelliği, erken erişkinlik döneminde başlayan ayrılma, terk edilme korkusuyla bağımlı ve boyun eğici tutumlar gösteren bir kişilik yapısıyla karakterizedir. Psikiyatri kliniklerinde en sık karşılaşılan kişilik yapılanmasıdır. Ama sıklıkla bağımlı kişilik özellikleri nedeniyle değil de bunun sonucu olan yakınmalarla başvururlar. Başkalarından yeterince öğüt ya da destek almazlarsa günlük yaşam faaliyetlerinde bile karar alamazlar. Bağımlı kişilik bozukluğu olan kimseler, başkalarının öğüdü veya desteği olmaksızın gündelik kararlarını veremezler. Önemli kararlarını onların yerine başkaları verir. Başkaları onun için çok önemlidir, onların hatalı düşündüklerine inandığı zaman bile, dışlanacağı korkusuyla aynı düşünceyi paylaştığını söyler. Hatta sıklıkla başkalarının görünüşü onaylayıcı tutum sergiler. Başkalarının kendisini sevmelerini sağlamak, bakım ve desteğini almak için hoş olmayan veya küçük düşürücü şeyleri yapabilecek kadar ileriye gidebilir. Tek başlarına çaresiz hissettikleri için yakın arkadaşları onu terk ettiğinde yaşamla başa çıkamayacağını düşündüğü için korku yaşar. Yakın ilişkileri sonlandığında hemen başka bir ilişki arayışına girer.
OBSESİF-KOMPULSİF KİŞİLİK BOZUKLUĞU (OKKB)
Bu kişilik bozukluğunun karakteristik özellikleri erken erişkinlik döneminden itibaren kusursuz, mükemmeliyetçi, ve katı bir kişilik örüntüsü göstermesidir. Toplumda %1 sıklıkta görülür. Düzen, zihinsel ve kişiler arası ilişkilerde kontrollü olmak üzerine kafa yorarlar. Yaptıkları işlerde asıl amacı unutacak kadar detaylarla uğraşır, kurallar, listeler, programlar üzerinde detaylarda boğulurlar. Bu da işin bitmesini güçleştirir. En doğrusunu kendisinin yapacağına inandığı için iş paylaşımında bulunamaz ya da görev verdiği insanları da sürekli denetleme ihtiyacı duyar. Tam bir ahlak ve değer düşkünüdür. Vicdanının sesini dinle kuralları esnetemez. Duygusal anlatımı kısıtlı, eskiyen eşyalarını elden çıkarmakta zorlanan, hediyeleşemeyen para konularında cimridirler.
PASİF-AGRESİF KİŞİLİK BOZUKLUĞU
Pasif-agresif kişilik bozukluğuna sahip bireylerin en temel özellikleri erken erişkin döneminden itibaren toplumsal ve mesleki yeterlilik göstermesi için kendisinden istenilenlere pasif bir direnç gösteriyor oluşlarıdır. Net bir şeklide yapmak istediklerine hayır demezler ama o işi her işi sürüncemede bırakır hatta hiçbir işi zamanında yetiştiremezler. İstemediği durumlarda tartışmaya girer, uzatır, kızar, küserler. Kasıtlı olarak yavaş ve kötü çalışıyor gibi görünür. Unuttuğunu öne sürerek yükümlülükleri yerine getirmez. Yetkili durumdaki kişileri anlamsız yere eleştirir veya küçümser. Gurup çalışmalarında kendi payına düşen bölümü yapmaz. Tüm bunlara rağmen işleri en iyi kendisinin yaptığını düşünür.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.