Kalp Hastalıkları ve Oruç

Ramazan ayı boyunca irade ve beden terbiyesi yapıp vücudumuzu adeta bir detoks programına sokuyoruz. Orucun vücudumuz için oldukça fazla yararları var. Bunların başlıcaları; Şeker hastalarında kan şekeri, hipertansiyon hastalarında kan basıncı kontrolünün kolaylaşması, kanda yağ düzeylerinin düşmesi, yararlı kolesterolün yükselmesi, vücutta depolanmış yağların erimesi ve birkaç kilo zayıflanabilmesidir.

Ayrıca vücut birikmiş zararlı maddelerden temizlenir, bağışıklık sistemi güçlenir. Kalp ve damar hastalıkları, kanser gibi hastalıklara karşı direnç artar. Sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklara ara verilmeside orucun faydalarından sayılabilir.

Ramazan ayının başlamasıyla birlikte hastalarımızdan sıklıkla “Oruç tutabilecek miyiz?” tarzında sorular alıyoruz. Oruç tutmanın vereceği huzurun yanı sıra, özellikle kalp hastalarında, yaratabileceği sağlık sıkıntıları hastalarımızda endişe uyandırmaktadır. Ne yazık ki izin alamayacağı endişesiyle çoğu kalp hastası hekimlerine haber vermeden gizlice oruç tutmakta. Oysaki bu durum bazı hastalar için oldukça büyük sıkıntılara yol açabilir.

Peki kimler oruç tutmamalı;

  • Son 1 yıl içerisinde kalp krizi geçirmiş olan hastalar,

  • Çoklu ilaç kullanan ciddi kalp yetersizliği mevcut hastalar,

  • İlerlemiş kalp kapak hastalığı bulunanlar,

  • Kalp kapak protezi ya da artmış inme riski nedeniyle kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalar,

  • Kontrolsüz yüksek tansiyon hastaları,

  • Böbrek yetersizliği bulunan hastalar,

  • Çoklu ilaç yada insülin kullanan şeker hastaları,

  • Hastalıkları nedeniyle günün belirli saatlerinde ilaç almak zorunda olanlar ve bu ilaç tedavisi iftar ve sahura göre ayarlanamayan hastalar,

  • Kalp ameliyatı ya da balon stent işlemi sonrasındaki 12 ay boyunca hastalarımıza oruç tutmalarını önermiyoruz. Bu hastalar dışındaki hastalarımız oruç tutabilirler ama dikkat etmeleri gereken bazı kurallar var. Aslında dikkat edecekleri en önemli şey sağlıklı beslenme kurallarından vazgeçmemeleri…

Ramazan süresince, sağlıklı ve dengeli beslenmek çok önemlidir. Abartıya kaçmadan günlük ihtiyaç olan protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineraller alınmalı, iftar ve sahurda yavaş yavaş ve az miktarlarda yemeli, yiyecekler ağızda iyi çiğnenmeli, aşırı doymadan sofradan kalkılmalıdır. Özellikle tereyağı, sakatatların yağları, margarinlerden uzak durmak çok önemlidir. Ayrıca aşırı kalorili hamur işleri ve tatlılardan kaçınılması da gereklidir. Midenin asit salgısını artıran baharatlar ramazanda hiç tüketilmemelidir. Sahur sofraları kahvaltı gibi hazırlanmalıdır. Su ve mineral ihtiyacını karşılayacak gıdalar yanında ölçülü miktarda yumurta, süt, yoğurt, peynir veya lifli gıdalar (sebze yemekleri) tüketilmelidir.

 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu