İlişkilerde Çatışmayı Yönetmek

İlişkilerimize en ideal ilişkinin bizimkisi olacağı ve bunun hep böyle süreceği algısıyla başlarız. Biraz zaman geçtikten sonra her şeyin istediğimiz gibi sürmediğini ve bir yerlerde kırılma olduğunu fark ederiz. İşte bu noktada psikoloji bilimiyle birlikte bir açıklama getirmek istersem sebep olarak bilinçdışı süreçler, çocukluk deneyimleri, bağlanma stilleri, olumsuz yaşantısal deneyimler, şema ve mod stilleri ve iletişim problemleri gibi birçok şey sıralayabilirim. Fakat şimdi ve burada durmak gerekirse geçmişten getirdiklerimiz, bağlanma stillerimiz veya travmalarımızın tümünün ilişkilerimizdeki iletişimimize yansıdığını görebiliriz. Çünkü geçmişte her ne olduysa da bunu şu andaki yaşantımızda ifade ederken doğamız gereği iletişim kurarak veya davranışlarımızla ifade ediyoruz. Ben de bu noktaya Çift Terapisti Gottman’ın meşhur mahşerin 4 atlısıyla değinmek istiyorum. Mahşerin 4 atlısı, ilişkilerde iletişim kurarken kullandığımız tavır, tutum ve davranışsal yansımaların metaforik isimleridir. Bunlar: Aşağılama, Eleştiri, Savunma ve Duvar Örme’ dir.

1. Aşağılama: İlişkilerde olmaması gereken en olumsuz davranış biçimlerinden biridir. Eşlerden birinin kendisini diğerinden üstün görmesi ve diğerini küçümsemesi durumudur. Böyle bir ilişki biçiminde çatışma da kaçınılmaz olacaktır. Aşağılama ifadeleri içerisinde tiksinme mesajları da bulundurduğundan dolayı sorunların çözülmesi imkânsız hal alacak ve ilişkinin bitmesine yol açacaktır.

Örneğin; “Çok beceriksizsin” “Ben sana söylemiştim.” “Bu yaptığın tam bir aptallık.” vb. kişiliğe yönelik suçlamalar aşağılama içerir.

Mutlu bir ilişkide olması gereken ise aşağılama yerine takdir etme ve saygı duymadır.

2. Eleştiri: Eleştiri karaktere ve kişiliğe yönelik olumsuz ifadelerdir. Çiftler arasında şikâyetlerin olması kaçınılmazdır; ancak şikâyet ve eleştiri sıklıkla birbirleriyle karıştırılan kavramlardır.

Örneğin; “Sürekli kendin hakkında konuşmandan bıktım, ne kadar bencilsin.” ifadesi eleştiriyken; “Sen sürekli kendin hakkında konuştuğunda ve nasıl olduğumu sormadığında kendimi önemsiz hissediyorum, lütfen bu konuda daha dikkatli olur musun?” şikâyettir.

Mutlu bir ilişkide olması gereken ise “sen” ifadesiyle eleştiride bulunmak yerine “ben” dilini kullanmak ve duyguları ifade etmektir.

3. Savunma : İlişkinin bitmesine neden olan bir diğer davranış biçimi ise çiftlerin karşı tarafı anlamaya çalışmadan sürekli kendini savunmasıdır. Savunmada en belirgin özellik karşı tarafın söylediklerini duymamaktır. Çiftlerden biri diğerini eleştirdiğinde diğeri savunma pozisyonuna girer; ancak savunma bir çeşit karşı tarafı suçlama olduğundan ve “sorun bende değil sende” mesajı içerdiğinden çatışma artarak devam eder ve içinden çıkılamaz negatif etkileşimsel döngü oluşur.

Örneğin, “Bu senin hatan.”, “Bunun sorumlusu sensin.” , “Asıl sen bunu daha çok yapıyorsun.” gibi ifadeler savunma ve aynı zamanda da suçluluk içerir.

Mutlu bir ilişkide olması gereken ise sadece kendini savunmaya çalışmak değil, çatışma anında sorunun bir kısmını kabul etmek ve sorumluluğu üstlenmektir.

4. Duvar Örme: Diğer üç davranış biçimine göre duvar örme daha tehlikesiz görünse de aslında ilişkiye en çok zarar veren davranışlardan bir tanesidir. Duvar örme, tartışma sırasında çiftlerden birinin fiziksel ve ruhsal anlamda iletişimi kesmesi ve konuşmamasıdır. Bu davranış biçimi temelinde karşı tarafa “sen değersizsin” mesajı verdiğinden dolayı tehlikelidir.

Örneğin, küsmek, surat asmak ya da suskun kalmak bir duvar örme davranışıdır.

Mutlu bir ilişkide olması gereken ise sakinleştikten sonra sorun hakkında konuşmaktır.

Durumu metaforlaştırmak istersem genelde ilişkiye başlarken zırhlarımız ve kılıçlarımızı da yanımızda getiririz ki bizi korusunlar. Bir daha yara almayalım veya çocukluk yaralarımız yeniden kanatılmasın diye. Her birimizi at üstünde kılıçlı birer Don Kişot olarak düşünebiliriz. Don Kişot diyorum çünkü savaştığımız kişi savaşma eylemiyle ironik olarak hayatımıza severek aldığımız kişidir ve asla kazanamayacağımız bir savaşa bile isteye girme cüretini gösteririz. İşte bu noktada “sevişmek” yerine savaşmayı seçer ve mahşerin 4 atlısını kullanmaya başlarız. Bunu çoğu zaman bilinçli yapmayız da; çünkü ya doğru iletişim kurmayı bilmiyoruzdur; geldiğimiz alt kültürden bu şekilde öğrenmemişizdir, görmemişizdir ya da kendimizi “korumak” adına bu şekilde savunma mekanizması kullanıyoruzdur.

Unutmayın bizler ilişkiler içinde doğar, ilişkiler içinde yaralanır ve ilişkiler içinde gelişiriz. İlişkilerimizdeki çatışmaları çözmezsek kapanmayan yaralarımızın kapanması mümkün değildir. Gerçek ve anlamlı bir ilişki tüm savunmasızlığımızla partnerimize kendimizi bırakabilmektir. İki tarafın da birbirine teslim olması ve şefkatle yaklaşmasıdır. Tabii ki çocukluk dönemi bağlanmasından farklı olarak tutku ve ihtirasla. Kılıçlarınızı ve zırhlarınızı bir kenara atıp mahşerin 4 atlısını kendi hallerine bırakabilmeniz dileğiyle…


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu