Çocukluk Çağı Travmalarının Fibromiyalji ile İlişkisi

Fibromiyalji

Fibromiyalji, vücutta genel hassasiyet alanlarının oluştuğu, kaslarda ve kemiklerde ağrı ile genel yorgunluk hissedilen, uyku düzeninde problemlere ve bilişsel bozukluklara neden olan kronik, yani uzun süreli bir durumdur.

Fibromiyalji semptomları çoğunlukla boyun ve sırtta, daha sonra kollar, bacaklar, kalça, bel, eklem ve kaslarda görülür. Halsizlik, yorgunluk, ağrılı hassas noktalar, uyku problemleri, nefes almada güçlük, kulakta çınlama, sabah uyanınca yaşanan tutukluk, ellerde ve kollarda uyuşma bu hastalığa sahip kişilerde görülür. Görülme sıklığı erkeklere oranla kadınlarda daha fazladır (Karaş, Yıldırım, Küçükgöncü ve Yakut, 2017). Tedavi edilmezse iş kaybına ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olabilir.

FMS (Fibromiyalji Sendromu), tek bir neden veya faktörden ortaya çıkmaz. Psikososyal değişkenler, fiziksel ve psikolojik travma, nöroendokrin, santral sinir sistemi, stres faktörleri, genetik ve enfeksiyon FMS oluşmasında rol oynayabilmektedir (Ataoğlu vd., 2018). Ağrıya yol açan bir neden olmasından çok, ağrının algılanmasında değişiklik olduğu ve buna bağlı ağrı duyarlılığının arttığı düşünülmektedir.

Fibromiyalji Sendromu’na sahip hastaların davranışlarında etkili olan en önemli etkenler distres (psikososyal sıkıntı) ve psikiyatrik hastalıklardır (Güleç, Sayar ve Yazıcı-Güleç, 2007). Nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, çocukluk çağı travmalarının da hastalığın gelişiminde rol oynayabileceği düşünülmektedir.

Çocukluk Çağı Travmaları ve Fibromiyalji

Çocukluk çağı travmaları, özellikle tekrarlayan veya uzun süreli travmalar, çocukların duygusal ve fiziksel sağlıklarını olumsuz etkileyebilir. Bu travmalar, özellikle ergenlik ve yetişkinlik döneminde aşırı stres, kaygı, depresyon ve posttravmatik stres bozukluğu gibi çeşitli psikolojik sorunlara yol açabilir. Yaşanabilecek çocukluk çağı travmalarına örnek olarak akut hastalıklar, trafik kazası, ameliyat gibi fiziksel travmalar olabildiği gibi, fiziksel, duygusal veya cinsel istismar gibi psikolojik travmalar da olabilmektedir (Kanık-Tezcan ve Yalçınkaya-Alkar, 2022).

Yaklaşık 2600 kişilik bir anket çalışmasında FMS hastalarının %73’ü semptomplarının başlangıcında tetikleyici bir travmatik olayın etkili olduğunu bildirmiştir (Bennett vd., 2007; akt. Kanık-Tezcan ve Yalçınkaya-Alkar, 2022). Erken çocukluk veya ergenlik döneminde anne ve babasından ayrılan veya ileriki yaşlarda cinsel veya fiziksel istismar gibi travmatik deneyimler yaşayan bireylerde, FMS gibi ağrı düzenleme bozuklukları ile karakterize ruhsal bozukluklar ve hastalıkların görülmesi daha olasıdır. FMS hastalarının yaşadığı fiziksel ve cinsel istismarın yanı sıra çocukluk döneminde ebeveynlerle kötü olan duygusal ilişki, fiziksel yakınlığın eksikliği, boşanma, fiziksel şiddete tanıklık etme, ebeveynde alkol veya diğer bağımlılık problemleri, kötü ekonomik durum varlığının görülmesi hastalığı yaşayan bireylerde daha sık bildirilmiştir (Imbierowicz ve Egle, 2003; akt. Gündüz, 2014).

Çocukluk çağında gerçekleşen cinsel istismar öyküsü bildiren kadınların, cinsel istismar öyküsü bildirmeyen kadınlara göre FMS belirtisinin ortaya çıkma riskinin 3 kat daha fazla olduğu yapılan bir çalışmada bulunmuştur (Ciccone vd., 2005; akt. Karataş 2002). Diğer yandan, çocukluk çağında yaşanan duygusal istismar (azarlanmak, tehdit edilmek, küçümsenmek vb.) yaşanan travmalar arasında cinsel ve fiziksel istismar kadar önemli bir yere sahiptir. FMS hastalarında çocukluk çağı travmalarının duygusal istismar puanı anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur (Bayram ve Erol 2014; akt. Ataoğlu vd., 2018).

FMS ve çocukluk çağı travmalarındaki ilişkiye dair birçok çalışma yapılmıştır. Yapılan bu çalışmalarla söyleyebiliriz ki yaşadığımız çeşitli travmatik olaylar, çocukluk gelişimimizde fizyolojik birikim elde ederek ağrıya yol açan, temel bir nedeni olmayan fibromiyaljinin oluşmasına neden olabilmektedir. Çocukluk çağının fibromiyalji üzerindeki etkisinin bu kadar fazla olmasının, yaşanan travmaların daha kalıcı ve derin izler bırakmasından dolayı olduğunu düşünebiliriz.

Fibromiyalji Tedavisi

Fibromiyalji tedavisi, semptomların hafifletilmesi ve yaşam kalitesinin artırılması için çeşitli yöntemler kullanılarak yönetilir. FMS hastalarının günlük rutinlerinde bazı değişiklikler yapmaları gerekecektir. Düzenli, stressiz bir yaşam tarzı, dengeli beslenme ve düzenli uyku tedavinin en önemli anahtarlarıdır. Vücut dinlenmedikçe, insanlar günlük yaşamdaki en küçük şeylere bile aşırı tepki verirler. Egzersiz, meditasyon, masaj terapisi, ilaçlar ve terapi yer alabilir. Terapi, özellikle çocukluk çağı travmalarından kaynaklanan duygusal stresi yönetmeye ve hastaların tedaviye daha iyi yanıt vermelerine yardımcı olabilir.

Literatürde Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT)’nin fibromiyalji hastalarının tedavisindeki etkinliğine ilişkin önemli çalışmalar bulunmaktadır (Zinnuroğlu, 2007; akt. Kaya, 2020). BDT’nin, bu hastalar üzerinde ağrı, duygusal sıkıntı ve günlük yaşam kontrolünü yeniden kazanmada etkili olduğu bilinmektedir. Tedaviyi uygulamadaki amaç, hastanın yaşadıklarına verdiği tepkilerle baş etme becerisini geliştirmek, çözüm odaklı düşünmeyi daha faydalı kılmak ve günlük aktivitelerde ağrıyla nasıl mücadele edileceğini öğretmektir (Özkan, 2017; akt. Kaya, 2020).

BDT dışında bir diğer yöntem de EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme)’dır. Başlangıçta psikolojik travma yaşamış kişiler için geliştirilmiş olmasına rağmen, EMDR, fibromiyalji sendromuna nörobiyolojik benzerlikleri nedeniyle kronik ağrıyı yönetmek için de kullanılmaktadır. Bir EMDR çalışmasına göre, FMS hastalarının yakınmalarında azalma ve belirli oranda iyileşme, ilaç miktarında düşüş, yaşam kalitesinde artış ve depresyon ile anksiyete puanlarında anlamlı bir azalma olduğu görülmüştür (Mazzola vd., 2009; akt. Kaya, 2020).

 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu