Pratik ve gündelik yaşantıda hemen her şey kavramlaştırılır, kategorilenir ve de karşıtlık üzerine tanımlanır. Anlamlandırmada derine inmeden, çağın post modern eldiven giydirilmiş elleri tarafından sisteme sokulur. Amaç, insanların gündelik yaşamlarını dizayn etmek, gelecek planlamalarında az düşünerek sistem dinamikleri içinde yaşama yön vermektir.
Politikacıların ifadeleri, reklam ve pazarlama sektörü, toplum dinamiğinden değil de egemen sistemden beslenen akademisyenler, medya sektörü basmakalıp şablonlarla dizayna katkıda bulunmakta ve kendileri de bundan yeterinden fazla katkı sağlamaktadır. İmaj ve cep marjinalinde gözle görülemez (saklanması babında) mevkilere gelmekteler.
Son dönem post modern ruh sağlığı alanında da benzer durumlarla sosyal medyada, reklamlarda, görsellere oldukça maruz kalınıyor. Kendini araştırmalara, bilimsel ve ölçülebilir değerlerle, ilkeleri ve meslek etiğine adamış alanın uzmanlarını tenzi ederek belirtmek gerekir ki; reklam afişleri gibi, slogan gibi her an her yerde karşımıza çıkan ‘anı yaşa’, ‘mutlu olmanın yolları’, ‘ güç sende’ gibi somut ve soyut geçerliği olmayan, dünyada kapitalist sistem insanlar arasındaki refah seviyesi makasını git gide açmışken, azınlıklar kimliklerinden, din ve Tanrı ile ilgili farklı düşünmelerinden, farklı cinsel seçimlerinden dolayı dışlanır, sömürülür hatta öldürülürken kişisel hazza yöneltme çabaları varolan toplumsal ve etkisinde kişisel sorunları yok saymak ve etkilerini derinleştirmekten öteye gitmez.
Şu ana değin bahsedilen durumun psikososyal boyutu.
Bardağın dolu mu boş mu tarafına bir de birey düzeyinde bakmak gerekirse; İlkin, bardağın neden ikiye bölündüğü sorusu gelir akla. Yaşamdaki dinamikler değişken olmakla birlikte bir bütünlük arz eder. Bardağın dolu tarafını görmek boş tarafa karşı kayıtsız olmayı getirir beraberinde. Yukarıda da kısa özetçe de geçildiği gibi ezilenleri görmezden getirme gayretidir egemenlerin. Ve de; ‘sendeki boş tarafı aldık, kendi bardağımıza doldurduk, çaktırma.’ Demektir.
Yaşam örüntülerinin nedensellik ve bütünsellik bağlamında devam edilirse görülecektir ki mutlakiyet kavramı gibi tanrısal bir durum yoktur. İnsanın beden ve ruh sağlığı bir sistemdir. Sistemdeki bir aksaklık tüm sistemi de etkiler. Yani ‘Bardağın dolu tarafına bak mutlu ol.’ pek yeterli görülmemektedir.
İdeal olan, boş tarafın da boşluğunun ne anlam kazandığı ve ne tür kazanç sağlayacağını bilmektir. Çünkü boş taraf tehdit altındadır. Zira bardak ters çevrilirse dolu tarafın boş taraf olacağı görülecektir.
Daha da genişletmek gerekirse ufku, dolu taraftan bakınca ışığı ve etrafı daha az görürsünüz. İleriyi görmek ve ayrıntıları görmek için ufkun açık olması gerekir. Toplumsal ve bireysel devrimler tarih boyunca göstermiştir ki dolu tarafı arttırmak için zulüm ve baskının kirli elleri, boş tarafı doldurmak için emek, mücadele ve erdemli insanların izleri vardır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.