Kişinin kurduğu romantik ilişkiler, kendisinin bebeklik döneminde ebeveyni ile kurmuş olduğu ilişkinin yansımasıdır. Ebeveynin bebeği kapsayıcılığının nasıl bir bütünlük içerisinde olduğu, çocuğun kurulan ilişkilerindeki bilinçdışı seçim sürecine işleyen noktadadır. Ebeveynin bebeği tutuşundan, bakışına, bağlanmasından, ayrışmasına verdiği tepkilerden, tepkileri almasına, göstermesine, anne – baba ilişkilenmesine kadar hemen her türlü durumu kapsanmayla ilişkilendirebiliriz.
Ebeveynin güvenli bir ortam sunduğu durumlarda kişinin romantik aşk ilişkilerinde de güvenli bağlanma ortamı oluşur. Ancak ebeveynin güvenli ilişki sun(a)madığı durumlarda ise kişinin romantik aşk ilişkisinde de güvenli bağlanmakta zorlandığı durumlar gözlenmektedir. Bu romantik ilişkilerdeki bağlanma meselesinin araştırmaların da sıklıkla merak konusu olduğunu söylenilebilir. Peki güvenli bağlanan kişilerde her şey son derece pürüzsüz bir şekilde ‘’tamam olduk biz’’ denilebilecek noktalarda mıdır?
Hiç sanmıyorum. Mesafelenmeler, kaygılar, davranışlar, tutumlar, çelişkiler, acabalar da vardır. Hatta çokça acabalar vardır. Kişi, kendisinde eksik olana aşık olur. O eksik olana aşık olurken, o eksik bir yandan tamamlayıcı iken bir yandan da rahatsız edicidir. Tamamlayıcıdır çünkü kendimizde eksik bir şeyi karşı tarafta gördüğümüzde aşkın en keyifli hali mevcuttur. Rahatsız edicidir çünkü kişinin kendinde görmek istemediklerini hatırlattığı için eksiktir. Kişi kendisindeki o eksik durumu görmek istemediğinden özellikle bu durum onun için bir meseleye dönüşür. Kişi bastırır, inkar eder, kabul eder ya da etmez ama günün sonunda meselesi olan o durum yanı başındadır.
Her insanın olumlu ve olumsuz yanları vardır. Eksik olan yerde meselemiz varsa olumsuz tarafı biraz da o yana atfederiz. Aşık olduğumuz kişinin olumsuz yanlarını başta göremeyiz sonra o eksikler, olumsuzluklar göze çarpar. Aşkın acabaları ortaya çıkar. Tıpkı çocukluk dönemimizde ebeveynlerimizin olumlu yanlarını görebildiğimiz, içimizi ısıtan o güvenli yerde kalmamız gibi ama işler ergenlik dönemine geldiğinde ebeveynlerimizin olumsuz yanları da bir bir göze batmaya başlar. Ebeveynlerimizin içimizi ısıtan yanlarının artık göze batmasıyla ayrışmaya çalıştığımız ergenlik dönemine atılım yapmaya çalışırız. Benliğimizin omurgasını oluştururken içimizi ısıtan o yerden çıkıp kendimizi dışarı atmaya; ebeveynlerimizin eksikliğinden uzaklaşmaya, romantik ilişkimizin içimizi ısıtan yanlarına daha anlayan, daha eksiksiz görünen yerlerine atılım yapmaya çalışırız. Romantik aşkımızın olumlu yanlarına evriliriz. Bir süre sona romantik ilişkimizin de olumsuz yanları göze çarpar. Oralar çatışmaların, acabaların doğduğu yerdir. Herkesin olumlu ve olumsuz yanları, eksiklikleri, meseleleri vardır. Kendi içimizdeki bu çatışmaların, üstesinden nasıl bir baş etme yöntemi kullanıyor isek, romantik ilişkilerimizdeki çatışmaları halletme durumumuza yansır.
Şunu söyleyebiliriz ki; ne zaman ki ebeveynlerimizin olumlu ve olumsuz yanlarını kabul edebiliriz, ne zamanki omurgamız sağlamlaşmıştır işte o zaman romantik ilişkimizin olumlu ve olumsuz yanlarını kabul ederiz ve elbette kendimizin de. Bu söylediğim her olumsuzu kabul etmekle ilintili elbette ki değil. Kendi meselemizdeki olumlu ve olumsuz yanlara, eksikliğimize tahammül edebilmekle ilintili. Daha sağlıklı baş etme yöntemlerini kullanmamız kendimize tahammül edebilmemizi ve aşkın komplike haline tahammülünü sağlar. Ne zaman kendimize tahammül edebiliriz işte o zaman aşkın güvenli ortamını oluşturabiliriz. Omurgamızı sağlamlaştırabiliriz.
Aşk, eksikliğe tahammül edebilmeyi de gerektirir.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.