Alkollü içkiler yaygın şekilde kullanılan keyif verici maddelerdir. Kullanım miktarı ve sıklığı arttıkça hem
direk etkilerle hem de çeşitli ruhsal hastalıklara neden olarak birçok olumsuz sonuç doğururlar.
Alkol kullanımının yarattığı en önemli risklerden biri zamanla kullanımına tolerans gelişmesidir. Yani aynı
keyfi almak, aynı sarhoşluk düzeyine ulaşmak için giderek daha fazla miktarda alkol miktarına ihtiyaç
duyulur. Bu nedenle kullanım sürdüğü takdirde zaman içinde bağımlılık gelişebilmektedir. Bağımlılık
yapıcı maddelerin ortak özellikleri tekrar alımlarını pekiştirici etkiye sahip olmalarıdır. Beyindeki ödül
sistemi üzerinde maddenin keyif verici özelliği bireyin alkol veya maddeyi tekrar tekrar kullanarak bağımlı
olmasına neden olur. Bağımlı kişi, yaşadığı olumsuz sonuçlara rağmen bağımlı olduğu maddeyi
kompulsif bir biçimde kullanır.
Bireysel değişkenliklerden dolayı sorunlu alkol kullanımına karar vermek kolay olmasa da belli
standartlar vardır. Bunların üzerindeki alkol kullanım miktarları “zararlı/riskli kullanım, fiziksel ve/veya
ruhsal zarara yol açabilecek düzeyde alkol kullanımı” olarak tanımlanır. Bu miktarlar aşağıdaki gibidir;
– Erkekler için; bir seferde 4 ya da daha fazla birim içki ya da haftalık 14’den fazla birim içki
– Kadınlar için; bir seferde 3 ya da daha fazla birim içki ya da haftalık 7’den fazla birim içki
Bir birim içki= Bir 330 ml lik (küçük) bira (%5 alkol oranında), 1 kadeh (140 ml) şarap (%12 alkol
oranında), 1 tek (40 ml) votka-viski-cin (%40 alkol oranında) ve 1 tek (40 ml) rakı (%45 alkol oranında).
Eğer bu miktarların üzerinde kullanım söz konusuysa ve birey bu konuda yardım talep ediyorsa tedavi
planlanır. Tedavinin ilk bir hafta-on günü arındırma (detoksifikasyon) dönemidir. Eğer kullanım miktarı
çok fazlaysa alkolün bırakıldığı ilk günlerin hastanede yatarak geçirilmesi daha uygundur. Çünkü
bağımlılık seviyesindeki kullanımlarda alkol kullanımı hızlı şeklide bırakıldığında ciddi yoksunluk belirtileri
ortaya çıkar. Bunlar terleme, titreme, uykusuzluk, huzursuzluk, kaygı gibi tolere edilebilecek belirtiler
olabileceği gibi epileptik (sara) nöbet, deliryum (bilinç azalması, halüsinasyonlar, ajitasyon vd.) gibi ciddi
ve hatta ölüm riski olan tablolar da olabilir. Bu nedenle hastalar ya tekrar içki içerek bu yoksunluk
belirtilerini gidermeye çalışırlar ve bırakma çabası başarısızlıkla sonuçlanır ya da bu olumsuz sonuçlara
maruz kalırlar. Daha hafif kullanım durumlarında ayaktan tedaviler mümkün olabilir. Ama gene de
hastanın bu arındırma dönemini evde ve bir yardımcının eşliğinde geçirmesi uygun olacaktır. Çünkü bu
dönemde kullanılması gereken ilaçlar günlük yaşamı olağan haliyle sürdürmeyi ve iş yapmayı engelleyici
olacaktır.
Arındırma dönemi tedavisinden sonra hem ilaçlar ile hem de özgün psikoterapi yöntemleri ile bağımlılık
tedavisi uygulanır. Bireysel ya da grup terapileri, aileye müdahaleler, destek grupları (adsız alkolikler,
AA) hastanın alkolsüz yaşama uyum sağlamasına yönelik kullanılan yöntemler ve çabalardır.
Alkolün yüksek miktarlarda ve sıklıkta kullanımı bağımlılık dışında diğer psikiyatrik bozukluklara da
neden olabilir. Depresif bozukluk, kaygı bozuklukları (panik atak gibi), uyku bozuklukları gibi. Bu
durumlarda bağımlılık tedavisi ile birlikte bu hastalıkların tedavisinin de yapılması gerekir.
Öte yandan diğer psikiyatrik hastalıklarda alkol bağımlığı gelişimine zemin hazırlayabilir. Kişilik
bozuklukları, sosyal fobi, panik bozukluk, depresif bozukluk, uyku bozuklukları bunlardan bazılarıdır.
Kişiler altta yatan bu sorunlarının yarattığı zorlukların üstesinden gelmek için alkole başvururlar (örneğin
uykuya dalma sorunu olan birinin her gece uyuyabilmek için alkol alması, uçak fobisi olan bir iş adamının
her uçak yolculuğundan önce ve uçuş sırasında alkol alması ya da sosyal fobisi olan bir sanatçının her
sahneye çıkışından önce alkol alması gibi) ve zamanla alkol kullanımı kontrolden çıkarak bağımlılık
gelişebilir. Özellikle kişilik sorunlarının eşlik ettiği durumlarda alkol bağımlılığı tedavisinden sonra uzun
süreli psikoterapi gerekli olacaktır.
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.