Sosyal Fobi – Sosyal Fobi Utangaçlık Mı? Hastalık Mı? | psikiyatribilgileri.com

Sosyal fobiye bağlı kaçınma davranışı iş ya da sosyal yaşamı olumsuz etkiliyorsa, korkular nedeniyle sürekli gerginlik yaşanıyorsa ve insanlarla ilişkilerde azalma olmuşsa profesyonel yardım ve tedavi gereklidir.

İlk kez 60’lı yıllarda telaffuz edilmeye başlanan sosyal fobinin çok seyrek görüldüğü düşünülmekteydi. Utangaçlık çekingenlik veya kişilik yapısı gibi değerlendirilmesi, tanınıp-tedavi edilmesini güçleştirmiştir. Son yıllardaki teşhis kriterleri ve yöntemlerindeki gelişmeler sosyal fobinin hiç de azımsanmayacak oranda olduğunu göstermektedir.

Sosyal fobi, toplum içinde otururken, konuşurken yemek yerken-içerken, yazı yazarken ya da herhangi bir eylemde bulunurken kızarma, terleme, ellerin titremesi, kendini küçük düşüreceğini sanarak yanlış bir şey yapma korkusu olarak tanımlanabilir.

Sosyal ortamlarda, kişinin davranışlarının başkaları tarafından inceleneceği ya da performans gerektiren durumlarda utanacağını düşünerek nedensiz, sürekli ve belirgin bir korku ortaya çıkar. Aslında bozukluğun temel nedeni başkalarının yanında gülünç düşme korkusudur. Daha doğrusu utanmaktan korkarlar. Topluluk içinde beceriksizlik veya uygunsuz davranışlar (kekeleme, yanlış şeyler söyleme); kızarma, terleme, titreme en çok korkulan durumlardır.

Sosyal fobik hastalar en sık olarak topluluk içinde konuşmak, yazmak ve halka açık tuvaletleri kullanmada sıkıntı duyarlar.

Bazıları yanlış bir şey söyleyeceği korkusu ile konuşmaktan kaçınırlar. Bazıları ise konuşacaklarını unutacağı korkusuna kapılırlar.

 

Bazıları toplulukta yemek yemek ya da içmekten korkar. Bardak ya da çatal-kaşığı tutarken ellerinin titreyeceğinden ve yemeği yerken boğazlarının düğümleneceğinden ve boğulmaktan korkarlar.

 

Toplulukta para sayma, sınıfta tahtaya yazı yazmak, dans etmek, birilerinin bulunduğu bir odaya girme, yetkili-otorite biri ile konuşmak yada karşı cinsten birisi ile konuşmak korku nedeni olabilir. Topluluk büyüdükçe ya da resmileştikçe korku artar.

 

Korkulan ortam ya da nesne karşısında hissedilen bunaltı panik seviyesinde olabilir ve kişinin beceriksiz hareketler sergilemesine neden olabilir. Sosyal fobilerde en sık rastlanan belirtiler çarpıntı, terleme, kızarma ve titremedir. Bu belirtilerin diğer insanlar tarafından görülebileceği düşüncesi kişinin bunaltısını daha da artırabilir.

 

Sosyal fobili kişinin korktuğu durum karşısında belirtileri:

 

* Titreme, ürperme

 

* Çarpıntı

 

* Terleme

 

* Kızarma, solma

 

* Sık idrar yapma

 

* İshal

 

* Sık sık solunum

 

* Uyuşmalar

 

* Midede kasılma hissi

 

* Ağız kuruması

 

* Boğazda düğümlenme hissi

 

* Huzursuzluk

 

* Korku hissi

 

Yaygın sosyal fobisi olan hastalar eleştirilmekten, onaylanmamaktan kokarlar ve kendileri hakkında olumsuz değerlendirmeler yaparlar. Başkalarına göre kendilerini sosyal açıdan yetersiz ve aşağı görürler, öz güvenleri de düşüktür.

 

Başkalarının kendisini değersiz gördüğü, mutlulukları için başkalarından onay görmelerinin gerekli olduğu, korkulu-sıkıntılı görünmenin utanç verici olduğu gibi yanlış inançlar kişiyi sosyal fobik olmaya doğru iter.

 

Sosyal fobiğin davranışı, korkulan nesne ya da ortamdan sürekli kaçınma ve bu durumlarda başarısız bir performans sergileme olarak tanımlanabilir.

 

Aslında performansları düşündükleri kadar kötü olmamasına karşın kaçındıkları için gittikçe zayıflar, sosyal izolasyon ve yalnızlığa doğru sürüklenir.

 

Sosyal ortamlara katılmama-katılamama ya da erken ayrılma, göz temasından kaçınma sosyal aktiviteleri zayıflar.

 

* Fobik kaçınma mesleki ve akademik alanlarda, randevularda, eğitimde, evlenme konularında bir takım kısıtlamalara yol açabilir.

 

* Sosyal fobiklerde işe gitmeme, iş veriminde düşme, işten atılma, işsizlik oranı bir hayli yüksek olup, ekonomik düzeyleri de belirgin olarak azalır.

 

* Sosyal fobinin genç yaşlarda başlangıç göstermesi, kişinin eğitim ve kariyer, amaçlarını engelleyebilir. Sosyal fobiklerin eğitim düzeyleri daha düşüktür, okul reddi hayli yüksektir.

 

* İnsanlarla ilişkileri olumsuz etkilenmesinden, sosyal destekten yoksun hissedilmesinden ve yakın arkadaş sayısının kısıtlı olmasından dolayı sosyal fobilerin evlilik oranı normal topluma göre daha düşüktür.

 

* Sosyal fobiklerde, sosyal ortamın doğurduğu sıkıntıyı azaltmak için alkol yada ilaç kullanımı (sakinleştiriciler) yüksek orandadır.

 

* Sosyal fobisi olanlarda alkol problemlerinin sıkılığı 2 kat, alkol problemi olanlarda sosyal fobi görülme sıklığı ise normal popülasyona göre 9 kat fazladır.

 

Sosyal fobiye eşlik eden hastalıklar;

 

* Alkol bağımlılığı %18

 

* İlaç kötüye kullanımı % 13

 

* Depresyon %35-50

 

* Agorafobi % 45

 

* Sosyal fobiklerde intihar oranı genel nüfusa göre 5 kat daha fazladır.

 

Sosyal fobiklerin normal popülasyona farklılıkları:

 

* Yalnız yaşama oranları yüksek

 

* İş hayatları inişli çıkışlı

 

* Sosyal izolasyon

 

* Eğitim seviyeleri düşük

 

* Ekonomik açıdan kötü ya da bağımlı

 

* İntihar düşünceleri yüksek

 

* Alkol ilaç bağımlılığı yüksek

 

Başlangıç: 10’lu yaşlar olup genellikle 13-19 yaşlar arasında başlangıç gösterebileceği gibi daha çocuklarda ve otuzlu yaşlarda da olabilmektedir.

 

Küçük çocuklarda sosyal fobi ağlama, öfke nöbeti, donup kalma, okul reddi ve sosyal ortamdan kaçınma şeklinde kendini gösterebilir.

 

Başlatıcı bir etken olmayabilir ya da utandırıcı bir olay tetikleyebilir.

 

Etkenler:

 

* Ana-babanın istek ve beklentilerine uymayan davranışta bulunduğu zaman cezalandırılan fakat ana-babanın belirlediği davranış kalıbına uyduğu zaman ödüllendirilmeyen çocuklarda başarısızlık korkusunun geliştiği ve sosyal fobiye yatkın oldukları anlaşılmıştır.

 

* Ülkemizde çocuk yetiştirme tarzındaki yanlışlıklardan dolayı (bastırma, aşırı itaat ve saygı, ayıp) toplum içinde özgür davranma konularında çekingenlik-utangaçlık sık görülen bir durum olup bu da bizi toplum olarak sosyal fobiye yatkın kılmaktadır.

 

Sıklık:

 

Kişinin yaşam boyu sosyal fobiye yakalanma oranı yaklaşık %10’dur. Toplumun %10’dan fazlasının etkilendiği anlaşılmaktadır. Erkeklerde daha sık olup erkek/kadın oranı 3/2’dir.

 

Gidiş ve Tedavi :

 

* Sosyal fobi kronik, kesintisiz seyir gösteren bir hastalıktır.

 

* Hastalığın genç başlangıçlı olması, eğitim düzeyinin yüksek olması, eşlik eden başka bir psikiyatrik hastalık olmaması tedaviden olumlu sonuç almayı sağlayan faktörlerdir.

 

* Sosyal fobiklerin ancak %25’inin tedavi gördüğü anlaşılmaktadır.

 

* En az 6 ay süresi, ilaç ve psikoterapinin birlikte uygulandığı tedavi metodundan iyi yanıt alınmaktadır.

 

Özet:

 

* Sosyal fobi; yaygın ve kısıtlayıcı ciddi bir hastalıktır.

 

* Özel ve iş yaşamlarını etkileyen, strese ve sosyoekonomik probleme neden olan, toplumdan izole olunmasına yol açan ağır bir tablodur.

 

* Temel neden başkalarının yanında gülünç duruma düşme ve aşağılanma korkusudur.

 

* Tedavi edilmediği taktirde alkol-ilaç bağımlılığı ve intihar riski yüksektir.

 

* Tedaviye iyi cevap verebilen bir hastalıktır.

 


Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Başa dön tuşu